Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HASAN BÜLENT KAHRAMAN

Türkiye Kılıçdaroğlu'nu hak etmiyor...

Kimisi kapansın diyor, kimisi vakıf olsun diyor. Fakat en güzelini, hayatta en sevdiğim insanlardan biri olan Deniz Kavukçuoğlu yazdı. Dedi ki, ben 50 senedir sosyalizme inanmış, o çizgide yürümüş bir insanım. Her defasında şu veya bu nedenle CHP'ye oy verdim. Nihayet bu seçim döneminde yapılan saçmalıklara ve alınan sonuca, seçim sonrasına bakınca bu desteği ideolojik, entelektüel doğrultumdan bir sapma olarak görüyorum. CHP artık beni hiç ilgilendirmiyor, ne yaparsa yapsın.
Bu sözler üstüne artık ne söylenebilir, bilmiyorum. Gene de iki şey söylemek istiyorum.
Birincisi karşımızda ideolojisi, sosyolojik tabanı olmayan, siyasetten uzak, kültürel değerler (o bile değil artık...) üstünden politika yapan bir parti var.
İkincisi, siyasal kişiliği hâlâ meçhul bir genel başkan, Kılıçdaroğlu. Siyasette bugüne kadar daima sergilediği çifte kişililiğe yeni boyut ekledi ve çok önemli bir gerçeği açıkladı. "Ulusalcıları siyasete ben taşıdım" dedi. Daha önce Dersimli olduğunu söyleyip, orada yaşananlara ilişkin tavır alan, sonra bundan vazgeçen Kılıçdaroğlu, Baykal için hazırlanan komplodan sonra partinin başına geçen Kılıçdaroğlu, nihayet büyük itirafını yaptı ve ulusalcıları partiye taşıdığını söyledi. Peki, niçin alındı ulusalcılar partiye? O ulusalcıları partiye hangi ilişkiler içinde taşıdı?
Bu nereden kaynaklanıyor derseniz cevabım çok açık: Kılıçdaroğlu'nun siyasal bir bilinç ve vizyona sahip olmamasında. Bunu objektif bir gerçek olarak belirtiyorum. Bir kanıt vereyim.
Kılıçdaroğlu, Milliyet'te Aslı Aydıntaşbaş'a bir mülakat verdi (13.8.2014). O mülakatı satır satır inceleyerek, Kılıçdaroğlu'nun yaşananları anlayamadığını, gerçekliği (realite) kavrayamadığını ve siyasal bir söylem (diskur) geliştiremediğini göstermek isterdim. Yerim dar. Birkaç noktaya değineceğim sadece.
Gerçekten çok hazin. 21 milyon oy almış birisine "oy patlaması yapmadı" diyor mesela. Bu siyasal gerçekle, hatta gerçekle zihin bağının koptuğunu gösteriyor.
Mesela, "bizim tabanımız okuyan, yazan, sorgulayan bir taban... Algı operasyonu yapıldı..." diyor. Böyle şey olur mu? Hem sorgulayan bir tabanınız olacak hem de o taban algı operasyonuna maruz kalabilecek. Peki, madem bu taban o operasyona bu derecede açıktır, neden CHP aynı operasyonu kendi tabanına uygulamadı?
Mesela, "neden CHP'li bir cumhurbaşkanı adayı bulamadınız deniyor? Peki hangi CHP'li cumhurbaşkanı seçildi?" diyor. Yani, Kılıçdaroğlu bir CHP'linin CB seçilemeyeceğini bir tarihsel veri olarak kaydetmiş zihnine.
Mesela, "daha fazla çalışmadık, CHP adayı gibi görünürdü... Partililerin yapabileceği sadece (ben vurguluyorum) Ekmel Beyi anlatmaktı... Ekmeleddin Bey yeterince tanındı... Bizim taban büyük ölçüde Ekmeleddin Beyi kabul etti..." diyor. Siyasal bir bilincin olmadığı daha fazla nasıl gösterilebilir? Kampanyanın sonunda gelinen nokta adayın yeterince tanınması. Herhalde asıl kampanya seçim bittikten sonra başlayacak sanmış Kılıçdaroğlu. Bu CB kampanyası mıdır tabana bir adayı kabul ettirme kampanyası mıdır?
Kılıçdaroğlu gerçekten ne söylediğini, ne yaptığını biliyor mu? Ve kim çıkardı bu Ekmel Bey meselesini ortaya?.. Hele o Baykal kaseti, partiye ulusalcıların alınması, Ekmel Bey meselesi bir arada düşünülünce yumak daha da büyüyor, daha da girift hale geliyor...
Türkiye bunu hak etmiyor. Gerçekten etmiyor. Ama Kılıçdaroğlu'nun alternatifi Ulusalcılar hiç mi hiç değil. Türkiye onları da hak etmiyor.
CHP'nin sorunu da bu işte: ne parti içi iktidar ne de parti içi muhalefet...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA