Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HASAN BÜLENT KAHRAMAN

IŞİD'in hedefi: İç politika

Musul olayları çarşamba günü patlak verdikten sonra perşembe sabahı, şu sıralarda ABD yönetiminde üst düzeyde bulunan bir arkadaşım telefon etti. Bayram ve seyran olması bir yana, elbette son derecede sıkıntılı bir gün, ne için aradığı belli: IŞİD meselesini, lafı hiç dolaştırmadan açtı ve çok çarpıcı bir şey söyledi: 'Dünya basınında Türkiye konusunda tek kelime yok' dedi.
Ben de aynı şeyi düşünüyordum, o saate kadar baktığım mecralarda kayda değer, dişe dokunur hiçbir şey görememiştim.
Sonrasında da izlemeye devam ettim. Evet, IŞİD, çeşitli televizyonlarda yer alıyordu fakat kimse öyle özel bir önem vererek Musul'daki başkonsolosluğun basıldığını duyurmuyordu.
Bu sessizlik, bu geçiştirme, bu vurdumduymazlık beni şaşırttı ve başka düşüncelere sevk etti. O düşünceler zihnimde belirirken bir yandan da gönderden indirilen bayrak konusunu düşünüyordum. Her iki olayın bir biri ardınca cereyan etmesi acaba bir rastlantı mıydı, yoksa başka bir tertibin, başka bir yaklaşımın, belki de bir 'operasyon'un uzantısı mıydı?

***

Doğrudur, IŞİD bir gecenin içinde çıkmadı. Gene doğrudur, Türkiye bu grupla uzun süre yakın temas içinde oldu. Sonunda, Türkiye, IŞİD'i terörist örgüt ilan etti ve hemen ertesinde olay patlak verdi. Bölgenin en radikal örgütüdür IŞİD ve doğal olarak da en korkulan örgütüdür. Şimdi sınıra dayanmış, sadece Türkiye'yi değil, Kürt bölgesini, Bağdat'ı, Erbil'i tehdit etmekte, petrol boru hatlarını, petrol havzalarını tehdit altında tutmaktadır.
Böyle bir çerçevede IŞİD ne ifade ediyor?
İki şey: Birincisi, bu tür örgütler kendi içlerinde örgütlüdür ama operasyonlara en açık örgütler de gene bunlardır. Belli bir süre öncesine kadar IŞİD, Beşar Esad'ın devrilmesi için manipüle ediliyordu. IŞİD'le bu maksat içinde yakınlaşmayan yoktu. Derken IŞİD, benzeri durumlarda çok görüldüğü gibi, büsbütün kontrolden çıktı bu noktaya erişti.
Buradan devam edelim. Olayların bu mertebeye erişmesinin altında yatan en önemli amil, Amerika'nın bölgeyi boşaltmasıdır. O çekilince ve arkasına bile bakmayınca bölge çalkalanmaya başladı. IŞİD, diğerleri gibi, bu boşluğu belki doldurmadı ama açık açık kullandı. O meyanda bugün de kullanılıyor.
Bu 'kullanma'nın ben Türkiye'ye dönük bir manipülasyonu içerdiği kanısındayım. Şimdi ne itiraz edenler bin dereden su getirsin ne de ben uzun açıklamalara girişeyim. Bu derecede kaotik bir ortamda çok sistemli olmasa bile çok muhtemel olabilecek bir şeyden söz ediyorum. Hele Türkiye'de Cumhurbaşkanlığı seçimlerine gidilen bir dönemde bu olmayacak bir şey değildir. Amerika veya bir başka süper güç bölgeden çekilir ama bu onların bölgeyi terk ettiği anlamına gelmez.
Aynı şekilde, bayrak olayını da, Lice olaylarını da düşününce bu türden gelişmelerin ne kadar gerçeğe yakın olduğunu, hiç değilse olabileceğini göz önünde tutmak gerek. Hele iç iktidarın bu durumdan ne derecede yıprandığı düşünülürse olayın iç yüzü daha iyi anlaşılabilir.
***

Şimdi gelelim bundan sonra neler olacağına. Gene öyle sanıyorum ki, bu manipülatif hareket bir süre daha devam ettirilecek, Türkiye olayı kontrol ederse, iş bitecek, eylem sona erecektir. Birinci aşama bu; çünkü, IŞİD ve kullanıcıları bakımından maksat hasıl olacaktır.
İkincisi ise bu tür örgütlerin başına gelecek olanlardır. Çevresine bu derecede zarar veren bir yapının daha fazla devam etmesine olanak yoktur. Bölgeye hakim güçler, hakim güçler bir araya gelir ve bu işi bitirmek için, kapalı kapı arkasında görüşür, çözüm üretirler.
Ama geriye Suriye, geriye Irak birer çıbanbaşı olarak kalır o başka bir mesele.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA