CHP konusunda çok güzel iki yazı yazan Mahmut Övür, dünkü makalesinde psikiyatri profesörü Tarık Yılmaz'ın bir analizini gündeme getiriyordu. Yılmaz'ın yaptığı söylem analizine göre bu seçimlerde "çözüm, vizyon, proje, strateji ve plan" gibi kavramları Erdoğan 69, Kılıçdaroğlu 5 defa kullanıyor. Yol, okul, hastane ve sağlık gibi sözcükler Erdoğan'ın konuşmasında 220, Kılıçdaroğlu'nunkinde 13 kere geçmiş. Daha ne söylenebilir?...
Ama devamı da var. Övür'den alıntılıyorum: "Eskişehir konuşması; Başbakan Erdoğan, %35.6 pozitif konuşuyor, %26 negatif... Yöresel mesaj oranı ise %19. Kılıçdaroğlu'nda ise pozitif konuşma oranı %13.3, negatif % 63, yöresel %4."
Bu işin teknik politika diyeceğim yanı. Üstelik bu tespit yıllardır yapılıyor. CHP'nin vizyonsuz, projesiz bir parti olduğu söyleniyor. Siyasal mücadelenin ve muhalefetin mevcut olandan daha iyiyi önermek olduğunu CHP bir türlü öğrenemiyor, bir türlü hatırlayamıyor.
Peki, gelelim işin ideolojik yanına. Övür, CHP'nin sağa kaydığını ve MHP ile bütünleştiğini söylüyor. Dramatik rakamları hatırlatıyor. CHP birçok yerde kesinlikle yok mesabesinde oy almış, marjinal bir parti. Bu çok ürkütücü bir durum. Çünkü, demokrasi çoğun azlar arasında paylaşılmasıdır. Demokraside partilerin % 30'lar, bilemediniz % 40'lar arasında bölünmesi beklenir. Üç büyük parti varsa hele bu durum siyasal modernleşme açısından hiç anlaşılmaz. CHP'nin bir çok yerde aldığı oy ise sadece % 1.5. Öyleyse CHP kendisine kötülük etmekle kalmıyor, demokrasiye de zarar veriyor. Halk ise ne haksız ne yanlış...
Durumun bu derecede iç karartıcı olmasını gerektiren ana meselesi, dediğim gibi, Övür'e göre CHP'nin sağa, MHP'ye kayması. Doğru ama tersi de doğru: MHP de CHP'ye kayıyor. Buyurun İstanbul'a bakın. MHP'nin oyu % 4. Arada CHP faktörü olmasa böyle bir oy düşünülebilir mi MHP için? Ankara oyu % 8 MHP'nin kim inanır? Oyların CHP'ye aktığı gün gibi aşikâr.
***
Sorun gerçekten ideolojik. O kadar böyle ki, bir önceki faktör olan "
teknik politika" da bunun bir parçası haline geliyor. İdeolojik olarak
27 milyon insanın son dönemlerde
yer değiştirdiği bir ülkede,
sadece İstanbul'un son on yılda 6.5 milyon göç aldığı bir ülkede,
yeni sosyolojilerin ve demokrasi taleplerinin her an ürediği bir ülkede ancak
aktif modernleşme ve bunu taşıyacak siyasal önermelerle oy alabilirsiniz.
Şurası kesin:
Türkiye'de siyasal omurgayı orta sağ teşkil ediyor ve bu
1950'den beri değişmeyen bir gerçek. Sağ kendisini
popüler ve popülist manasında sollaştırarak revize ediyor ve değişen şartlara, çağlara rağmen etkinliğini koruyor. CHP ise tarihin de bir defa,
1973-77 aralığında bu kitleyle özdeşleştiği için iktidar kapısına kadar gelebildi. O dönem haddinden fazla ideolojikti, Ecevit onu kullanabildi ve bu kitleyi yanına çekmeyi başardı. Bir süre sonra kendi ürettiği politikaya kendisi de yabancılaşınca her şey bitti.
Bitti, çünkü ne yeni bir politika üretildi, ne ideolojik bir dönüşüm sağlanabildi. Tarihin içinde atılan bazı adımlar da bu defa
asker müdahalesiyle boğuldu.
CHP değişen dünyayı anlamayan, arkaik cumhuriyetçi modelin gelenekçi, retrospektif, nostaljik partisi oldu. Hâlâ da 1990'lardan 2010'ların ortasına ülkeyi taşıyan hareketin
demokratikleştiricimodernleştirici bir hareket olduğunu görmüyor.
Gelecek hatta bugün tasavvuru içinde kendisini ifade edemeyen bir parti sağla kurduğu ittifakta bile geriye gidiyor.
2011 seçimlerinde eski DP-AP kadrolarıyla işbirliği yapmıştı CHP. Gele gele
MHP'ye geldi. Ama ortada çok büyük bir tehlike var bu parti için. MHP ile taban ittifakını yapan "sol" bir parti oldu tarihimizde:
DSP. Yapılan bütün araştırmalar 1990'larda bu iki partinin birbirine oy aktardığını kanıtlamıştı. Şimdi aynı yere CHP oturuyor.
Bütün o
"cumhuriyeti kuran parti", "Atatürk'ün partisi" laflarına rağmen zaten marjinalleşmiş bu CHP'nin sonunun DSP gibi olmayacağı nasıl söylenebilir?