Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HASAN BÜLENT KAHRAMAN

Sütün üstü açık ama...

Hani Türkçenin meşhur lafıdır, sütün üstü açık ama kedinin hiç mi insafı yok diye... Sanki tam da Mısır olaylarını yorumlayanlar bakımından söylenmiş. Öyle, çünkü iki taraf da yani darbeyi destekleyenler de darbeye karşı çıkanlar da aslında Mısır'la değil Türkiye'yle meşguller. Hepimiz bir laf ederken Mısır'a değil Türkiye'deki gelişmelere (veya gerilemelere) bakarak konuşuyoruz. İdeoloji ve zihinsellik böyle bir şey. Kimse bilincinin ötesine geçemiyor.
Bu bakımdan bir mıntıka temizliği yapmak, her şeyi yerli yerine oturtmak şart.
Sonuç olarak, karşımızda, kendisini o noktaya taşıyan gücü, dinamikleri anlayamayan, olmadık işlere kalkışan ve onları yaparken kimseden eleştiri almayan bir Mursi var. Aynen öyle, ne ABD ne de Türkiye, yasamanın yetkilerini üstüne almak gibi olmayacak bir adımı atarken Mursi'yi eleştirdi.
ABD bakımından bu sessizlik darbenin gerçekleşmesi için bir bahane veya meşruiyet zemini yaratmak maksadını taşır mıydı, doğrusu onu dile getirecek kertede ileri gitmeyi ben kendi payıma doğru bulmam. Fakat işin içinde bir iş olduğu açıktır. Açıktır, çünkü ABD, iki tarafın da yanında olmadığını söyledi. Gene de böylesi bir durumda böylesi bir tavır, bana göre, darbeye daha yakın durmak demektir, eğer desteklemek değilse.
Peki neden?
Nedeni açık. ABD, daha fazla İslam'la ve onun politizasyonuyla devam etmek istemiyor. Mursi'nin devrilmesinden hemen sonra Hamas'a dönük girişimleri, Meşal'in ülkeden ayrılmasının istendiğine dair yorumlar bunu düşündürüyor. Bu bakımdan darbe Arap Baharı bağlamında gerçekten çok önemli bir dönemeci meydana getiriyor. Arap Baharı desteklendi. Ama ardından gelen dönem eğer İslamcılığa kayıyorsa veya anti-demokratik bir tutumla buluşuyorsa ABD o darbeyi belki desteklemeyecek ama o darbeye göz yumacaktır.
Maalesef böyle!
Tekrar edeyim: 30 yıl Mübarek'e dayanan Mısır bir yıl Mursi'ye mi dayanamadı?
Demokrasiyi "yaşamış" bir ülke, diktatörleşen Mursi'yi mi alaşağı etmeyecekti?
Madem ki ABD yeni kararlar almıştır ve madem ki Türkiye'yi Ortadoğu'da ve Kuzey Afrika'da rol ortağı olarak görmektedir, bu imkânı da kullanarak Mursi'yi demokratik bir çizgiye, üstelik halkla birleşerek, çekemeyecek miydi?
Şimdi gelelim bizim açımızdan çok önemli bir noktaya. Suudi Arabistan ve Katar darbeyi açık açık destekliyor. Lamı, cimi yok. Bunun çeşitli sebepleri var. Ama sonuç değişmiyor. Hatta daha geniş bakarsak Körfez İşbirliği Konseyi neredeyse bütün kanatlarıyla darbeden memnun. Peki, böyle bir zorlayıcı koşul altında o bölgeyle bu derecede yakın ekonomik işbirliği içinde bulunan Türkiye ne yapacak? Doğru bir şekilde darbeye karşı tavır alan Türkiye uluslararası ilişkilerde bu darboğazı bakalım nasıl aşacak?
Türkiye'nin benimsemesi gereken yol çok açıktır: Darbeye karşı olduğu ölçüde anti demokratik tutumların tamamına karşı da tavır almak zorundadır Türkiye. Darbeye karşı olmak demokrasi adına bir tutum takınmaktır. Buradaki özne darbe karşıtı olmak değildir. Özne demokrasi yandaşı olmaktır. O zaman nereden gelirse gelsin demokrasiyi boğmaya yönelik her türden girişim en geniş ve açık şekilde reddedilmelidir.
Bunu vurguladığı ve kendi davranışıyla kanıtladığı ölçüde Türkiye şimdi ilişkide olduğu ve ters düşmüş göründüğü ülkeleri de bulunduğu noktaya çekmeyi başarabilir.
Doğrusu da budur!

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA