Türkiye'de demokratikleşme denince akla gelen Kürt, Alevi, Müslüman meselelerine şimdi bir de Gezi meselesi eklendi. Beğensek de beğenmesek de bu böyle. Şimdi iş, onun ne olduğunu anlamakta. AK Parti kurmayları çarşamba günü Gezi Parkı Çalıştayı'nı bu maksatla düzenlemişti. Çıkan sonuç belli: daha fazla demokrasiyle çözülebilir Türkiye'deki sorunlar. Şimdi ben Gezi meselesinin ne olduğunu ve diğer konularla ilişkisini anlatayım.
Gezi meselesi dediğim şey besbelli gelip AK Parti'nin son on yıllık döneminde, hatta 1994'ten beri devam eden 20 yıllık iktidarında ortaya çıkan yeni demokrasi tasavvuruna dayanıyor. Nedeni çok açık. Kürtler, Aleviler, Müslümanlar, hatta daha silik olsa da kadınlar ve marjinaller hak talebinde bulunuyorsa, bunun altında, sivil öznenin devletin en küçük hale gelmesini, demokratikleşmesini talep edişi var. Toplum, devletin (yönetici elitin, bürokrasinin) iradesiyle değil öznelerin, haydi yurttaşların diyelim, etkileşimleriyle toplumsal alanda teşekkül edecektir o düzende. Böyle bir ortamda iktidarın otoritenin yanında değil toplumun yanında yer alması şarttır.
Ne yapalım ki, demokrasi de, şişede durduğu gibi durmayanlardandır. Hak sürekli olarak serpilip büyür, gelişir. "Bu kadarını verdik ötesine ne gerek var?" sorusu haklar söz konusu oldu mu hem yetersizdir hem de anlamsız. Çağ yani teknoloji değiştikçe yeni ideolojiler türeyecek o da yeni insan tipleri oluşturarak yeni taleplerin doğmasına yol açacaktır. Dolayısıyla Kürt, Alevi, Müslüman beklentilerinden sonra şimdi de sivil arayışlar ortaya çıkmıştır. Gezi'nin anlamı budur.
Peki, "diğerleri değil de Gezi mi sivil?" diye sorulabilir. Kuşkusuz diğerleri de sivildir. Muhakkak ki, sivildir. Fakat kolektif bir temeldeki hak talepleridir onlar. Topluluk (community) talepleridir. Topluluk adına elde edilen pozitif hak talepleridir. Bana şunu ver anlamına gelir. Gezi ise zaman geçtikçe daha iyi anlaşılıyor, daha bireysel taleplerdir. Ve negatif taleplerdir. Bana şunu verme/ yapma yaklaşımını içerir.
Sivillik dediğim budur. Şunu da belirteyim ki, Türkiye'de sivil/ bireysel hak talebinde bulunanlar henüz diğerleri kadar ne büyük bir kitle meydana getiriyor ne de güçlü. Ama o kolektif talepler elde edildikçe güç buraya doğru kayacak ve ortada bir ittifak oluşacaktır.