Geçen hafta yayınladığım yazımdan hareketle Alper Görmüş, güzel bir makale yazdı Taraf'ta ve CHP'nin, benim tabirimle "yarıldıktan" sonra, "yarımlarının" ne olacağını sordu. Haklı bir soru. Çünkü muhtemelen bazı kesimler, çevreler, o yarımlardan birinin derhal sosyal demokrasiye dönüşeceğini varsayıyor. Görmüş benim yazımdan da öyle bir izlenim edinmiş olabilir.
***
Oysa ben o yazıdan sonra kaleme aldığım bir ikinci yazıda bunun imkânsızlığını vurguladım. CHP tarihindeki büyük değişiklikleri konjonktürün dayatmasıyla ortaya çıkmış dönüşümler olarak nitelendirdim. Yalnız, gerçekçi olmak adına bir noktayı saptamak ve
1970'lerdeki
Ecevit dönüşümünün
1957'den başladığını söylemek şart.
CHP, 1957'deki
İlk Hedefler Beyannamesi'nden sonra dönüşüyordu. 1965'te
Ortanın Solu dedi. Bu konjonktürel bir çıkıştı. Fakat
Ecevit onu aldı, o günün koşullarını çok iyi görerek, değerlendirdi ve geliştirdi. Yapabildiği kadarıyla bugün
AK Parti'ye oy veren, o tarihte
AP'yi tutan kitlenin bir bölümünü, CHP'den çok daha soldaki hareketlerin yarattığı verimli ortamda, partisinin tabanına taşıdı. Sonra kendisi de bundan ürktü ve o görüşlerini önemli ölçüde terk etti.
***
İşte, çarşamba günkü yazımda, bu tarihe bakarak,
CHP'nin dönüşebileceğini düşünen dostlarımız olduğunu belirtip bu beklentinin olanaksızlığına işaret etmiştim.
Görmüş'le aynı kanıdayım: CHP'nin,
Birgül Ayman Güler ölçüsünde "
radikal/ ulusalcı" olmayan kadroları da
sosyal demokrat veya
sosyalist değildir. Belki o duyarlılığa sahiptirler. Fakat kendilerini CHP tortusundan, birikintisinden arındıramazlar. Kaldı ki, onu da belirtmiştim,
1993-2003 arasındaki 20 yılda CHP tabanı tamamen
28 Şubat- 27Nisan çizgisine kaydırıldı. Defalarca vurguladığım gibi bu
Baykal'ın CHP'yi
devletin yani
ordunun ve bürokrasinin partisi yapmasının bir yoluydu. Başarıldı.
Kılıçdaroğlu o zemin üstünde koltuk sahibi oldu. Şimdi, o kadroların, hem de bugünkü günde tüm o reflekslerden arınıp
sosyal demokrat olmasını mı bekleyeceğiz?
Hele Türkiye dönüşürken, bu kadar farklılaşmışken, şimdi AK Parti tabanındaki o devasa kütleyi oradan ne diyerek alıp yanına çekecek, CHP? Buna imkân yoktur demiyorum fakat tümüyle farklı bir projedir o ve kesinkes bir
sol/ sosyal demokrat modeldir. CHP'nin bu mafsalı veya adalesi bulunmamaktadır diyorum. Şunca önemli adımın atıldığı Türkiye'de bir partinin bu sorunlarla, tartışmalarla uğraşması bile onun geleceği hakkında bir gösterge değil midir?
***
Bundan sonra CHP ne olacak? Muhtemelen MHP gibi
% 10-15 bandında gezinen bir "
folklorik" ve "
atavistik" parti olarak devam edecek. Hatta
Erdoğan, CHP'yi hem de bu derecede şiddetli bir biçimde cevap verdiği muhatabı olarak almasa, bu kadar bir CHP bile olmayacak. CHP'ye çatmak AK Parti'yi büyütmüyor. Tersine CHP'ye yarıyor. CHP "
ulusalcı" yanından kopmaz. "
Yenilikçi" yanından koparsa bu defa da ortaya Anap falan gibi bir parti çıkar. Öyle reel sol bir parti hayaldir.
Ama bu tehlikeli bir durumdur. Türkiye'nin gerçek bir muhalefete ihtiyacı var ve Türkiye,
muhalefeti tartışmalıdır,
muhalefet partisi olarak CHP'yi değil.
Perde!