Hayır, geçen çarşamba "CHP yarılacak, bölünecek" diye yazdığım zaman bu işlerin olacağına dair en küçük bir haberim yoktu ama görünen köy kılavuz istemiyor.
Öyle... CHP, ulusalcılarla henüz kendisini tanımlayamamış ama ulusalcılıkla bu işlerin olmayacağını anlamış bir kitlenin arasında parçalanmış durumda. Bazı CHP üstüne düşünen dostlarımız ve bizzat parti genel başkanı "Yeni CHP" adı altında bir kavram ortaya attı. Ulusalcıların karşısında onlar duruyor diyeceğiz, dememiz gerekiyor ama çok zayıf şekilde ve sadece küçük harflerle bunu dile getirebiliyoruz. Çünkü hem "yenilikçilik" kavramı benim gibi o partinin son 20 yılını yaşamış insanların hemen tanıyacağı üzere defalarca kullanılmış ama içi asla doldurulmamış bir kavramdır hem de o kesim dahi bugün ulusalcılıktan ve CHP geçmişinden arınmamış, kurtulmamıştır.
O derecede ki, şimdi şikâyet edilen ulusalcıların tamamını partiye taşıyan ve bizatihi CHP bünyesinde şizofrenik bir yapının meydana gelmesine yol açan Kılıçdaroğlu'ndan medet umuyorlar.
Oysa...
***
Üç büyük meseleyi halletmeden CHP yenileşmez.
CHP,
ulus devletin hâkim etnisitenin etrafında kurulduğu dönemin partisidir.
Dersim'den
mübadeleye,
Varlık Vergisi'ne kadar bu böyledir.
CHP daima askerle iç içe olmuştur ve
27 Nisan dahil darbelerin destekçisidir.
Şimdi değişen bir dünya ve Türkiye'yi, özellikle de yenileşen, çoğulculaşan bir demokrasi anlayışını içselleştirememektedir.
CHP'nin tarihsel yenilenmeleri sayılabilecek
1950, 1973 hamleleri birer parantezdir. Zorlayarak söylersem birer tesadüftür ve özellikle de konjonktüreldir.
Ecevit'in bile o düşüncelerini sonradan terk ettiğini çok yazdım. Kaldı ki, o dönemlerin kadroları zamanla şu
askerci -devletçi -ulusalcı kanat tarafından eritilmiş, CHP, işte bu
Birgül Ayman Güler'ler falan tarafından
Cumhuriyet Mitinglerinin, 28 Şubat sürecinin, 27 Nisan anlayışının faşizan mantığına taşınmıştır.
AK Parti bugün çok farklı bir zeminde çok farklı koalisyonlar meydana getirerek,
sosyo-ekonomik bir dönüşümü sağlayarak, yeni bir
orta sınıf oluşturarak toplumu dönüştürmektedir. Bunu kesinlikle
devletin kurucu sistematiğiyle çatışarak gerçekleştirmektedir.
Modernleştirici bir parti olarak kendi ideolojisini kitleyi alabildiğine siyasallaştırarak temellendirmektedir.
***
Bu şartlar altında şu CHP, şu arkaik yaklaşımlarıyla mı öne çıkacak? Kargaları güldürmek bu soruya olumlu cevap vermek olsa gerektir.
Peki hiç mi çıkış yok denirse, öncelikle, her zaman söylediğim üzere Türkiye'nin
iktidar değil muhalefet sorunu var derim. Onu aşmak da iki temel koşula bağlı. Bir, o parti önce AK Parti'nin bütün
değişim bagajını sahiplenecek. İki,
Batı demokrasisinin tüm standartlarını benimseyecek. Üç, şimdi AK Parti tabanında bulunan kitleyi
gerçek bir sosyal demokrat politikayla yanına çekecek.
Yani ulusalcı falan olmayacak, Altı Ok falan demeyecek, CHP "ilericiliğiyle" kendisini eylemeyecek. Siyaset yapacak!
CHP'li dostlarımıza anlatamadıklarımızı anlatmayı galiba biraz daha sürdüreceğiz.