Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HASAN BÜLENT KAHRAMAN

CHP gölüne maya çalmak

Kılıçdaroğlu parti içi iktidarını perçinledi. Bu belliydi; CHP'de kitle daima iktidarın yanında yer alır. Tek istisna Ecevit'in 1972'deki başarısı gibi görünür ama yanıltıcıdır, Ecevit kısa bir süre öncesine kadar genel sekreterdi, örgüt elindeydi, o görevden ayrılınca da arkadaşları onun çizgisini örgüt içinde ayakta tuttular. Yani Ecevit zaten iktidardı.
Baykal da oğul İnönü'ye karşı aynı yöntemi denemek istedi ama babasından tecrübeli Erdal İnönü onu ansızın yakalayıp boşlukta bırakınca çatır çatır yitirdi kurultayları. Kitle iktidarın yanında yer aldı. Bütün gençliğine, parti içindeki yönetim imkânlarına rağmen iktidarı alamadığı bir mekanizmada şimdi Baykal ve Sav hangi iktidarı elde edecekti? Bu boş bir hayaldi, daha da ham olduğu ortaya çıktı.

***

Beni ilgilendiren bunların hiçbiri değil. Asıl üstünde durulması gereken bütün bu tüzük değişikliklerinin, Baykal-Sav ikilisinin oluşturduğu "şedit Kemalist" çizginin dışlanmasının, yenilgisinin nereden kaynaklandığı sorusu. Ya da şöyle sorayım: Sav-Baykal kanadının püskürtülmesi, bir süre sonra da parti yönetimlerinden dışlanacak olması (ama unutmayalım, CHP kısa bir süre sonra yeniden kurultay toplayacak) bir ideolojik tercihten mi kaynaklanıyor?
***

Öyle bir boyut varmış gibi duruyorsa da işin içinde, bu bir yanılsama. Asıl mesele Sav ve arkadaşlarının parti mekanizmalarının kendi aleyhlerine işlediğini görüp paniğe kapılması. Eğer o duyguyla bir hesap hatası yapmasalardı bu hezimeti yaşamayacaklardı. Parti dışına atılmayacaklardı.
Kısacası bugünkü ayrışma kendinde güç vehmeden bir kesimin hesap hatasından doğmuştur. Ortada kökeni ideolojik olan bir ayrışma bulunmuyor. Yani Önder Sav bir ideolojiyi temsil ediyor da, Birgül Ayman Güler, Emine Ülker Tarhan, Süheyl Batum onlardan farklı bir ideolojik kanadın temsilcisi öyle mi?.. Hatta onları partiye taşıyan Kılıçdaroğlu daha farklı düşünen birisi mi diyeceğiz?
***

Bu garip çelişkiye rağmen "yeni" kanadın bir nebze daha yumuşak çizgisi, Kılıçdaroğlu'nun Erdoğan taklidi konuşması, bütün o Mehmet Akif alıntıları falan eski kanadın ne derecede şedit bir Kemalizmle yüklü olduğunu ansızın gösterdi. Bunu, seçim sırasında, bütün o Aygün'leri, Haberal'ları, Balbay'ları partiye dolduran, Ergenekon'a üye olmak isteyen Kılıçdaroğlu bile şimdi yeni yeni fark ediyor.
Dikkatle kullanılırsa, bu bile bir nebze ileri gitmek için CHP bakımından bir şanstır. Tüm yapaylığına, tüm aldatıcılığına rağmen bu farklılık değerlendirilebilir. Bunu sağlayacak müthiş bir ortam var Türkiye'de. AK Parti'nin getirdiği değişim, eski devlet modeliyle sürdürdüğü mücadele, demokrasi arayışı CHP'yi de Baykal çizgisinin şedit ve militer anlayışından uzaklaştırabilir.
Ama şartı şu yukarıda adını verdiğim şahısların da dışlanmasıdır. Yani İsa Gök'ün Kemalist diye dışarıya atıldığı diğerlerinin demokrat diye içeride tutulduğu bir CHP aldatıcılığını sürdürüyor demektir.
Yok umudum ama keşke böyle olsa.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA