Tersinden bakarak düşünürsek Hrant Dink'e düzenlenen suikastla ortaya çıkan mahkeme hükmü neredeyse birbirini tamamlıyor, birbiriyle örtüşüyor.
O cinayeti Türkiye'yi karıştırmak, değişen bir iktidarı sarsmak, geriletmek, hatta durdurmak için işlemişlerdi, verilen karar da geldi benzeri bir maksada hizmet eder oldu. Hükümet temsilcileri karara itiraz ediyor, Başbakan Ankara'nın dehlizlerinden söz edecek kadar hadiseyi açık bir şekilde ortaya koyuyor, diğer hükümet kanadı açıklamalarını Balbay, Haberal, Şener ve Şık noktasına kadar götürüyor, Orgeneral Başbuğ'un tutuklanmasına itiraz edecek kadar ilerletiyor ama gene de doğal olarak bütün olanlardan hükümet sorumlu tutuluyor.
***
O zaman insan bu savaşı sürdürenlerin, bu iktidar oyununu oynayanların bir noktaya kadar başarılı olduğunu, başarılı olmasa da maksatlarına matuf hareket ettiklerini anlıyor. Sonunda bu bir iktidar savaşıdır, iktidar savaşı daima daha demokratik yaklaşım içinde olanlarla onu engellemeye çalışanlar arasında cereyan eder.
Bugün de aynı planlama aynı anlayışla aynı şekilde cereyan ediyor. Hazin ama doğal demekten başka çare yok; çünkü siyaset sürekli olarak değişen koalisyonları kurma sanatı ve becerisidir. Bugün
yargı ve "diğerleri" bir araya gelmiş, Türkiye'nin 1990'lardan beri, toprağından kemik ve elbiseleriyle ölülerin fışkırdığı bir ülkeye dönüşmesini sağlayan etkinliklerini sürdürmek için gayret gösteriyor. Yani öyle "hükümet yargıyı kontrol ediyor" türünden ucuz değerlendirmelerle daha fazla alınacak bir yol yok. Ortada hükümete de darbe üstüne darbe indiren bir mekanizma var.
***
O zaman oturup düşünmek gerek: şu içinde bulunduğumuz bataklık bizi rahatsız ediyorsa, gerçeği görmek, doğru karar vermek, yeni güç dengeleri oluşturmak zorunluluğu yok mu?
Yapılmayan bu. Ülkenin
muhalefeti ne dediğini bilmez bir halde. Ülkenin demokratik güçleri düşüncelerini yenileme esnekliğinden mahrum bir biçimde hareket ediyor, gerçeği görmüyor, büyük resme bakmıyor ve bana göre tümüyle yanlış hedefleri top ateşi altına alıp müthiş bir güç zafiyeti yaratıyor. Daha açık söyleyeyim, eğer maksat demokratikleşmeyse, temel haklara dayalı, hukukun gerçekten üstün olduğu bir ülkenin yaratılmasıysa o zaman ateş salvosu yapanların bir nebze durup ne yaptığını yeniden düşünmesi gerekir.
Gerekir, aksi takdirde insan hiç farkında olmadan aynı operasyonun bir parçası haline gelir. Hele hele "
kahvede okey oynayan çocuklar"saçmalığı eğilip bükülüp şu ortaya çıkmış akıl almaz karardan sonra bir meşrulaştırma, bir aklanma vesilesi yapılıyorsa.
***
Dink davasına gösterilen tepki heyecan vericidir. Bu tepki toplumun 20 yıldır devam eden hukuk dışılığa gösterdiği bir başkaldırıdır. Bunu iyi okumak gerekir. Bana kalırsa kendisi de bu düzlemlerde çok eleştirilen hükümet doğru adımı attı ve gerekli çıkışı yaptı. Yani olayın yönü değişti, şimdi kararları su götüren ve kamu vicdanını yaralayan bir yargıyla, yanlışında ısrar eden bir yargıyla çatışan, zıtlaşan bir yönetim var. Çözüm buradan çıkacak. Bu son derecede önemli bir dönemeç noktasıdır ve dikkate alınması gerekir.
Kim bakalım
Dink fırsatı dediğim bu altın fırsatı değerlendirecek?