Şimdi kimse sözünü etmiyor ama daha önceki dönemlerde Türkiye'de oy veren kitlenin veya toplumun % 70'ini sağın, % 30'unu solun oluşturduğu söylenirdi. Bugün bu tanım yapılmıyor. Kimse AK Parti'nin aldığı % 50 oyla MHP'nin aldığı % 13 oyu alt alta koyup toplamıyor. Nedeni çok basit. Sol ve sağ tanımları son dönemde bir hayli değişti. Bugün kimin sağı kimin solu temsil ettiği, popüler zihniyette artık belirsizleşmiş durumda. Seçimler sırasında ortaya çıkan bazı gelişmeler teorik düzeydeki bu kaymaları çok somut bir hale getirdi. Hatırlayın...
1970'lerde merkez sağın lideri Demirel'in ve onun yakını Cindoruk'un CHP'ye oy verdiği, onun için çalıştığı artık su götürmez bir gerçek. Tabanı şimdi büyük ölçüde AK Parti'ye kaymış olan AP'nin ve DYP'nin üst kadroları, seçkinleri CHP için çalıştı, ona oy topladı, ona oy verdi. Öte yanda yapılan değerlendirmeler CHP tabanından da MHP'ye oy gittiğini gösteriyor. CHP tabanının dar, içine kapalı, laikçilik, Kemalizm ve ulusalcılık temelinde kilitlenmiş kesimi partide boy gösteren kısıtlı, sınırlı değişimden bile ürkerek, gerçek ideolojik parametrelerinin milliyetçilik olduğunu gösterir biçimde gitti MHP'ye. Zaten o da, MHP de, gerçek Kemalist partinin kendisi olduğunu kampanya boyunca söyleyip durdu.
Bu şartlar altında sağın ve solun, özellikle merkezde cereyan eden siyasetler bakımından, hangi anlama geldiğini sökmek, okumak bir muamma. Geriye ilerlemeci/ modernleştirici/ pragmatik partilerle (AK Parti) muhafazakâr/ ideolojik/ statükocu (CHP) partiler kalıyor.
1994'te Erdoğan'ın oyu % 25'ti. Bugün % 50. Bunu, mevcut iktidar, herhalde toplumu daha geriye götürdüğü, onu durağanlaştırdığı için değil, tersine, Türkiye'yi gerek ekonomik gerekse siyasal/ demokratik platformda dönüştürdüğü, onun modernleşmesine yardım ettiği için sağladı.
Bu saptamayı yapmamın nedeni şudur: üstünden bir seçim geçince anlaşılıyor ki, yeni CHP hâlâ yeni sosyolojilerle bütünleşen bir parti dahi olmamıştır. Bunun en önemli kanıtı İstanbul'dur. CHP, bu büyük kentte, yerel seçimlerde Kılıçdaroğlu'nun kişiliği nedeniyle ve ilk dönem pırıltısıyla elde ettiği başarıdan sonra bu kentte tutunamamıştır. İzmir'de oy kaybetmiştir. Antalya'yı yitirmiştir. Zonguldak'ta silinmiştir. Bu, onun ikili bir açmaza düştüğünü göstermektedir. Bir yandan kendi kemikleşmiş, kireçleşmiş tabanını eritmekte, öbür yandan her şeye rağmen ideolojik bir çizgide sürdürdüğü politika nedeniyle yeni kitlelerin güvenini kazanamamaktadır.
Peki, bütün bunlara rağmen şimdi, züğürt tesellisi kabilinden, CHP'nin övündüğü "başarıyı" nasıl değerlendirmek gerekir?
Bir kere, ana muhalefet ve kitle partisi olarak ele alırsak % 4'lük bir oy artışını başarı olarak görmek mümkün değil. Ana muhalefet partisinin amacı marjinal bir parti gibi küçük ondalıklarda oy artırmak değil iktidar olmaktır. Haydi, bunu da bir tarafa bırakalım ve oy artışını bir başarı kabul edelim. O halde CHP'nin, MHP ile oy aktarımının da gösterdiği gibi, siyasetini tayin eden unsur, milliyetçilik ve Kürt siyasetidir.
Bir adım daha ileri gidip şunu söyleyeyim. Bu seçimlerde BDP'nin gücünü artırması neyse CHP'nin oy oranını ve oydaş sayısını artırması da odur. Türkiye'nin daima kutuplaşmaya açık ve yatkın siyasal yapısı burada da rol oynamış, etkili olmuş ve bu sonucu ortaya koymuştur. Diğer koşullar etkili olmuştur olmasına ama bu çok daha önde gelen bir husustur. CHP kararsız ve iradesiz, savrulmalarla dolu bir siyasetin hezimetini yaşamaktadır.
Şimdi CHP'nin iç yapısını ve ideolojisini bir kere daha gözden geçirmesi gerekiyor. Dar ideolojik aksta ve karmaşık siyasal tercihler içinde kalmayarak, belirgin bir çizgide kendisini yeniden tanımlayarak, tabanını, örgütünü ona göre düzenleyerek ve yeni sosyolojilerle bütünleşerek ilerleyemezse CHP daha çok seçim kaybeder. Kaldı ki, CHP hep endişelerin partisi. AK Parti büyük sandalye sayısına ulaşır diye endişe ediyor. Kürtler memleketi böler diye endişe ediyor. Bu kaygıyı tabanı duyuyor. O halde CHP dönüşmeye tabandan başlamak zorundadır.
İkincisi, öyle herkesi yakalayan parti olarak da bir yere gidemez CHP. O niteliği pragmatik sağ partiler sahiplenir. Sol partiler ideolojiktir. CHP de eğer yenilenmek istiyorsa şimdi işe korktuğu üçüncü unsurdan başlayacaktır. Yani sollaşmak zorundadır CHP. Kemalist değil, gerçek sol olmalıdır. Tarihsel başarıları da hep bu anlayışla bütünleştiğinde ortaya çıkmıştır.
CHP'li dostlarımız alınmasın, ama anlasın.