Başta Suriye olmak üzere bölgeden batıya doğru göçlerin aslında konunun uzmaları tarafından 'su'ya ulaşmak için olması bekleniyordu ama insanları yurtlarından terör belası kopardı. Dünyamız hızla ısınıyor ve kuraklık, susuzluk özellikle Ortadoğu ve Afrika'da artık yaşamı ciddi anlamda etkiliyor. Sadece oralarda değil, tüm dünyada iklim değişikliğinin olumsuz etkileri ciddi anlamda yaşanıyor.
Yapılan araştırmalara göre şu anda başta Cape Town olmak üzere dünyanın en büyük 20 şehrinin 14'ünde su krizi yaşanıyor. Kırsaldan şehre göç oranı arttıkça suya olan talep çoğalıyor ancak su kaynaklarının bu talebi karşılaması mümkün olmuyor.
Şu anda başta siyasette dert olarak düşündüğümüz pek çok konu, aslında hızla tükenmekte olan kaynaklarını dikkate alacak olursa gezegenimizin yaşadığı sorunların yanında küçük kalıyor.
Davos'taki Dünya Ekonomik Forumu'nda ilk kez tanıtılan ve günde sadece 50 litrelik suyla yaşamanın mümkün olduğu 'akıllı ev' Paris'teki Sürdürülebilirlik Konferansı'nda da en dikkat çekici konu oldu.
Neden derseniz? Şöyle... Procter&Gamble özellikle temizlik ürünleri alanında dünya devi bir şirket. Başta deterjan, saç şampuanı olmak üzere ürettiği ürünler için hep suya ihtiyaç var ve şimdi bu şirket, dünyanın en temel sorununa çözüm bulmak için ciddi bir projeyle sahneye çıkıyor.
Öğreniyorum ki şu anda ABD'de bir kişi günde ortalama 500 litre su tüketiyor! Bu rakam Avrupa Birliği ülkelerinde yaklaşık 200 litreyi buluyor. Peki evin içinde örneğin banyo yaparken kullandığımız su bir yerde toplansa, kimyasallarla temizlense sonra çamaşır makinesine yönlendirilse ve oradan çıkan su yeniden temizlenerek bu kez tuvalet için kullanılacak hale gelse ve günde sadece bir kişinin 50 litre su tüketerek tüm ihtayaçlarını karşılaması mümkün olsa nasıl olur? Su tüketimi ne kadar düşer? İşte P&G Araştırma- Geliştirme departmanının mühendisleri bu teknolojiyi geliştirdiklerini duyurdular. Sistemin nasıl çalıştığını da detaylarıyla açıkladılar. Hatta bir pano üzerinde tüm sistemi tek tek anlatan konuştuğum Ar-Ge sorumlusu, kendisinin Londra'daki evinde bu teknolojiyi bizzat hayata geçirdiğini anlattı. Demek istediğim şu ki bir kişiye banyosu, tuvaleti, çamaşırı ve temizliği dahil olmak üzere 50 litre yeterli hale geliyor. P&G Paris'te, "Bunu tek başımıza yapamayız. Hem yerel yönetimler, hem diğer şirketlerle işbirliği yapmamız şart. O yüzden gelin birlikte bu sorunu çözelim" dediler.
Bir taraftan bir damla su kullanılmadan saçı temizleyen kuru şampuanlar geliştiren P&G'nin öte yandan çamur gibi bir suyu içilebilecek hale getiren teknolojilerin tanıtımını yapmasını çok önemsiyorum. Ne de olsa su tüketiminde geçmişte köpürdükçe köpüren ve durulanmak için çok su isteyen deterjan ve şampuanların da olumsuz etkisi var tabii.
1990'ların hemen başında korkunç bir susuzluk yaşayan İstanbul'u hatırlayanlar, suyun kıymetini çok daha iyi anlayacaktır. Bizim de ülke olarak derhal bu yeni anlayışın bir parçası olmaya ve yeni yapılan evlerde suyun çok kez kullanımını mümkün kılan teknolojiyi geliştirenlerle işbirliği yapmaya ihtiyacımız var. Ne dersiniz?