Bu köşede sıklıkla kadına dair rol model, ufuk açıcı, çarpan etkisiyle hayat değiştiren projelere yer veriyorum. En son Kilis'e yaptığım ziyarette şunu gördüm. Güneydoğu'nun o cesur kadınları olmazsa İstanbul, Ankara ya da Birleşmiş Milletler'de yapılan hiçbir proje başarıya ulaşamaz.
Şu anda GAP İnsani ve Sosyal Gelişme Genel Koordinatörü olan Urfalı Adalet Budak Akbaş, 2000'li yılların başında GAP'a bağlı Çok Amaçlı Toplum Merkezleri'nde (ÇATOM) öğretmenlik yaparken, İngilizce öğrenmek için New York'un yolunu tutmuştu.
Akbaş o yıllarını hatırlarken, "Güneydoğu'da bir kadın evinden çıkamazken, ben annemin desteğiyle, babamın da sahip çıkmasıyla gidebildim. Ben de bölgede diğer kadınlar için rol model oldum" diyor.
Adalet Budak Akbaş bir yıl sonra Urfa'ya geri dönüyor, GAP'ta kaldığı yerden çalışmaya devam ediyor. Derken yüksek lisans için Danimarka yolu açılıyor. 1.5 yıl kaldığı Danimarka'dan, eğitimi tez aşamasındayken annesinin rahatsızlığı nedeniyle geri dönüyor ve Güneydoğu'da kadınların üretime, istihdama katılmasını sağlayan her projede yer alıyor. Bugün GAP'ın 9 ilini dolaşan isimsiz kahramanlar arasında kendisi. Kilis'te tanıştığım ÇATOM Kilis Sorumlusu Nimet Taş da böyle bir kadın.
Adalet Budak Akbaş'ın söyledikleri çok önemli. "Ben rahatlıkla gittiğim ülkelerde kalabilirdim ama döndüm. Geleceksin ve burda yaşayıp, sahipleneceksin buraları. Yoksa olmuyor. Kadının elinin değdiği yerde hayat var" diyor.
Bölgedeki kadın projelerine gönül veren GAP İdaresi Sosyal İnovasyon Başkan Danışmanı Günseli Özen'den öğreniyorum ki Mardin'in Yeşilli Kaymakamı Ömer Bilgin de tam bir kadın dostu, yenilikçi ve kadınları üretime katmak için her kapıyı zorlayan bir kamu görevlisi. En çok ihtiyacımız olan da bu tarz yöneticilerin artması galiba.
Adalet Budak Akbaş, Ömer Bilgin'in ilçede gümüş işçiliği ile ilgili bir proje hazırladığını ve kendilerine Hayatı Gümüşle İşle diye bir projeyle geldiğini söylüyor. Projeyi GAP İdaresi'nin finanse ettiğini ve şu anda ilçede atölyeler kurulduğunu Akbaş'tan öğreniyorum. Üstelik önce eğitim almaya sonra da çalışmaya başlayanların büyük bir kısmı da kadınlardan oluşmuş. Şimdi bu gümüşlerin pazarlanmasına gelmiş sıra. İşte orada da özel sektörün devreye girmesini bekliyorlarmış. Türkiye'nin başta Atasay olmak üzere önde gelen mücevher markalarının bu anlamlı projeyle ilgilenmeye başladığını duymak beni mutlu ediyor.
Güneydoğu Anadolu'yu kadınların üzerinden gezmek, dinlemek ve yazmak hep umut veriyor. Ne güzel!