Türkiye'de başlattığı yardımların devamlılığını sağlayabilmek için 1967 yılında Vakıflar Kanunu'nun çıkmasına öncülük eden ve hemen ardından da Vehbi Koç Vakfı'nı kuran Koç Holding'in kurucusu Vehbi Koç adına tam 16 yıldır verilen ödülün bu yılki sahibi, kültürel mirası koruma alanında sembol bir isim olan Prof. Dr. Zeynep Ahunbay oldu.
Vehbi Koç Ödülü her yıl dönüşümlü olarak eğitim, sağlık ve kültür alanında veriliyor. Bu yıl sıra kültürdeydi ve Vehbi Koç Ödülü öyle bir isme gitti ki, kadim medeniyetlere ev sahipliği yapan, her köşesinde bir başka muhteşem tarihi mirasa sahip olan Türkiye'de ayağa kaldırdığı çok değerli eserleri hepimiz biliyoruz ama Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Koç'un da söylediği gibi kendisi yakından tanınan bir isim değil.
Koç'un deyimiyle, 'isimsiz bir kahraman' olan Prof. Dr.
Zeynep Ahunbay'ı bu önemli ödüle, sadece kültürel ve tarihi mirası korumak adına yaptığı çok önemli çalışmalar da götürmedi. Bunu da en güzel seçici kurul açıklamış: "Evrensel ilkeleri ülkesinde geçerli kılabilmek için mesleki alanda geliştirdiği bu doğrudan ve ödünsüz tavrı ile kuşkusuz yorulmuş ve yıpranmıştır. Kendisinin örnek kariyeri, kültür mirası bilim alanında ekol oluşturan katkıları ve meslek etiğinde bükülmeyen duruşu ile Vehbi Koç Ödülü ile onurlandırılması, kişisel ölçeğin çok üzerinde, tüm mesleki alanlarda ülkenin çok ihtiyacı olan akılcı ve kararlı tavırları da özendirecektir. "
Edirne'den Mardin'e kadar pek çok kazı alanında bulunan Prof. Dr. Ahunbay, Side Apollon Tapınağı restorasyonunu yaptı. Atatürk Barajı suları altında kalan Samsat Höyük Kazısı'nı belgeledi. İstanbul hendeklerini ve karasurlarını düzenledi.
Israrlı çalışmalarıyla, İstanbul Tarihi Yarımada , Beyoğlu ve Tersane Bölgesi sit alanı ilan edildi. Dünya Mirası Ayasofya, Taşkışla, Uzun Kemer, Bursa Yeşil Türbe, Diyarbakır Ulu Cami, Cumalı Kızık, Zeyrek Cami'sinin Restorasyonları ve Hasan Keyif gibi kültür varlıklarının yok olmaması için çalıştı.
Koç Ailesi'nden Rahmi Koç, Semahat Arsel, Ali ve Ömer Koç ile iş dünyasından aralarında Güler Sabancı, Hüsnü Özyeğin, Erkut Yücaoğlu, Hüseyin Bayraktar gibi pek çok ismin katıldığı davette; ödülü almak için sahneye çıktığında, ne kadar bilgili ve tecrübeli olursa olsun, sözlerine Prof. Dr. Doğan Kuban'ın öğrencisi olduğunu söyleyerek başlayacak kadar mütevazı ve Halep Kalesi'nin kapısının yıkıldığını görmenin kendisini ne kadar sarstığını söylerken ağlamaklı olacak kadar da duygusal bir isim olan Prof. Dr.
Ahunbay'ın şu sözleri aklımda kaldı:
"Zorluklar yaşandı. Kayıplar olması üzücü.
Birçok anıt savaşta yıkıldı, onları ayağa kaldırınca da eskisi gibi olmuyor.
Çatışmalar şu anda devam ediyor. Birçok önemli anıt birdenbire terör örgütleri tarafından parçalanıyor.
Hiçbir insani duygu yok.
Ama ben önümüzdeki geleceğin Türkiye'nin kültür mirası açısından daha açık olduğunu düşünüyorum."
Ömer Koç'un, "Yüzlerce akademisyen geçmişin izini büyük bir titizlikle sürüyor ve ayni titizlikle belgeliyor. Buna rağmen can sıkıcı haberler de duymuyor değiliz. Saygısızca yapılmış restorasyonlar, kültürel ve tarihi mirasın derinliğine ve bütünlüğüne karşı yıkıcı müdahaleler gibi. Kendi adına konuşma imkanı olmayan bir abideyi, bir tarihi eseri çok önemli bir koleksiyonu bazen bir akademisyen, bazen bir bürokrat, bazen bir vatandaş cansiperane korumaya çalışıyor. Ne yazık ki bu isimsiz kahramanlar her zaman muvafvak olamıyor" cümleleri işte Prof. Dr. Ahunbay ve onun yolundan giden kahramanları anlatıyor.