Borusan CEO'su Agah Uğur'u geçenlerde katıldığı Kadın Girişimciler Derneği (KAGİDER) toplantısında dinleme fırsatı buldum. Kendi deyimiyle, patronu Ahmet Kocabıyık, 'yönetici patron olmama' kararı aldığından beri, 4.6 milyar dolar cirosu bulunan, 11 ülkede faaliyet gösteren ve her yıl 400 milyon dolarlık yatırım yapan ve 11 bin kişiyi istihdam eden Borusan'ı tek başına yönetiyor.
Hem kadın konusunda, hem çalışanlar konusunda, hem yatırımlar konusunda ilginç tespitlerde bulundu. Bir kaçını buraya almak istiyorum. Borusan Grubu, gelecek vaat ettiğine inandığı çalışanlarını yöneticilik pozisyonları için yetiştiriyor. Genelde 300-400 kişilik bir gruptan söz ediyorum. Yetenekli insanların, okulları derecelerle bitirmiş gençlerin son 20 yıldır Borusan'ı tercih ettiğini, iş koşullarını her zaman beğendiklerini Agah Uğur'dan dinledik ancak son zamanlarda Borusan da zorlanmaya başlamış. Y kuşağı yani 1980 ile 2000 arasında doğmuş olanların çalışmak için tercihleri büyük holdingler, plazalar olmamaya başladı. Hepimiz bunu gözlemliyoruz. Esnek çalışma uygulamaları bu yüzden artmaya başladı. Borusan da hem yetenekli olup hem de farklı çalışma alanları peşinde olanları kaçırmamak için, apartmanda şirketler kurmaya başlamış ve bu şirketlerin sayısı 5'i bulmuş.
Gençler apartman dairelerinde sabahlara kadar çalışıyorlarmış. İlginç değil mi?
Bir diğer konu da birkaç yıl önce Borusan Grubu ABD'de kaya gazı yatırımı yapmıştı. O sırada yükselen bir trend olduğu için, petrola alternatif olarak geleceği de hayli parlak göründüğü için herkesin çok dikkatini çekmişti. Uğur, "Ancak 2014'te petrol fiyatları düşmeye başladı. ABD'de kaya gazı için açılan 1900 tane kuyu vardı. Şu anda 400 tane kaldı. Bizim de 1.5 yıldır canımıza okundu" dedikten sonra yatırım kararları için, 'Geleceği iyi okumak lazım' tespitinde bulunuyor.
Kadın konusuna gelince... Kuşkusuz kurucu Kocabıyık Ailesini yakından tanımış olan bir gazeteci olarak Borusan'daki kadın oranını daha yukarlarda beklerdim. Zaten CEO Agah Uğur da içe dönük oranlarda mahçup olduğunu söyleyip, 'Üst yönetimin tamamının inanması gerekiyor' dedikten sonra, şirket merkezinde yüzde 42 olan kadın çalışan oranının, üst yönetimde yüzde 17'ye düştüğünü, toplamda ise yüzde 26'da kaldığını anlatıyor ve bu oranların değişmesi için vargüçleriyle çalıştıklarını söylüyor.
Bu arada Borusan'ın kadın çalışan oranının artması için kreş konusunda öncülük yaptığını biliyorum. Hatta dönemin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin ile birlikte güzel bir proje başlatmışlardı.
Hedefleri kısa süre içinde 10 tane kreş açmaktı. Ne yazık ki Agah Uğur'dan yaptıkları 4 kreşin boş kaldığını öğrendim. Son dönemlerde ülke olarak bu konuda iyi bir ilerleme kaydetmediğimizin farkındayım.
Kadınların çalışmasında en büyük engel, çocuklarını bırakacak bir yer olmamasıyken, nasıl oluyor da yapılan kreşler boş kalıyor, işte bunu anlamak mümkün değil. Kreş konusunu yeniden ülkenin gündemleri arasına sokmak, kadın işgücünün artması için çok önemli. Ülkenin refah seviyesinin artmasını, gelişmiş ülkeler arasında yer almayı istiyorsak iş hayatında kadın erkek eşitliğini sağlamaktan başka çaremiz de yok