"Eskiden öyle 'melek yatırımcı' gibi sofistike isimler falan yoktu. Arabamı sattım 10 bin dolara ve Pronet'i öyle kurdum" diye anlatmaya başladı girişimci işadamı Alp Saul. Bugün güvenlik alanında Türkiye'nin en büyük şirketi haline gelen ve 200 bin müşteriye ulaşan Pronet'i Gayrettepe'de bir apartman dairesinde kurmuştu ve ardından taşındıkları Akmerkez'in garajında küçüçük bir odadan şimdi bulundukları Çağlayan'daki modern ve şık merkezlerine geçmişlerdi.
Pronet, bu ay da Las Vegas'tan "Dünyanın En İyi Müşteri Deneyimi" ödülüyle döndü. Kriterleri bir hayli zorlayıcı olan bu ödül için dünya çapında dev şirketlerin birbiriyle yarıştığı herkesin malumu. 11. Contack Center World Awards'ta birincilik ödülü, yılda ortalama 6 milyon arama yapan Pronet'in, alarm sonrası kullanıcılara 10 saniyede dönme hızıyla geldi. Bu süre dünyada ortalama 60 saniye olarak ölçülüyor.
Önceki gün 20 yıllık bir geçmişi olan Pronet'in aldığı ödülü konuşmak üzere bir araya geldiğimiz Alp Saul ve yönetim ekibi, 2 bin kişiyle panik anından gaspa, hırsızlıktan acil yardıma kadar 4 bine yakın vakaya müdahele ettiklerini söylüyorlar. Cep telefonlarına ücretsiz indirilen 'panik butonu' ile de başka 'Özgecan' vakaları yaşanmasın diye uğraşıyorlar.
Pronet'in yeni hedefi Avrupa'nın 3'üncü büyük güvenlik şirketi olmak. 350 bin aboneye ulaştıkları anda 3'üncülüğe yerleşeceklerini anlatan Alp Saul, yılda bir aboneye 30 defa dokunduklarını ve şimdi artık yeni teknolojileri devreye sokarak istendiğinde mekan içindeki pek çok aleti uzaktan kumanda ederek, akıllı evlerin bir parçası haline geldiklerini söylüyor. Pronet'in başarı öyküsünün ve büyüme hikâyesinin tüm fonların ilgisini çektiğini hatırlıyorum.
Sonunda 2006'da yüzde 50'si Turkven'in olmuş, 2012'de ise bu kez yüzde 70'i İngiltere'nin en büyük fonlarından olan Cinven'e geçmişti.