15 Temmuz gecesi, Türkiye Cumhuriyeti Büyük Millet Meclisi'ne kendi ordusunun bazı mensupları bombalar attı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı öldürmeye kast ederek bulunduğu otele kurşun yağdırdı ve de başta Boğaziçi Köprüsü olmak üzere yurdun çeşitli yerlerinde bu darbe girişimini engellemek için yollara çıkan halka ateş etti!
Hepsi birden bu ülkede gerçekleşti!
21'inci yüzyılda, Türkiye'ye layık gördükleri darbeyle yönetime el koymak istediler ve bu arada da ellerini kana bulamaktan asla çekinmediler.
Gördük ki, FETÖ'cü cunta TSK'ya çöreklenmiş ve yıllar içinde öylesine geniş bir alana yayılmış ki, devletin en stratejik noktalarında tüm yapıyı kilitleyecek konumlara ulaşmış.
15 Temmuz gecesi yaşadığımız olayları ilk duyduğumda aracımla seyir halindeydim ve arkadaşlarımdan gelen "Köprülerde asker var, trafiğe kapandı" mesajlarının bir IŞİD saldırısını önleme operasyonu sandım.
Aynı düşünceler o sırada televizyon izleyen Malatya Belediye Başkanı Ahmet Çakır'ın da aklından geçmiş ancak sonra hemen telefona sarılmış ve Ankara'yı aramış.
Farklı ve olağanüstü bir durum olduğunu öğrenince de hemen AK Parti İl Başkanı Hakan Kahtalı ile buluşmaya gitmiş.
15 Temmuz gecesi en önemli mücadelelerden biri Malatya'da verildi. Çakır, Malatya Valisi Mustafa Toprak ile de temasa geçip neler yapabileceklerini konuşmaya başladığında, Cumhurbaşkanı Erdoğan, televizyon ekranından halkı sokağa çıkıp bu girişimi engelleme çağrısı yapıyordu. Belediye anında örgütlenmeye başlamış ve bir süre sonra halk meydanlara inmiş.
Çakır, "İlk sokağa inen illerden biriydi Malatya" diyor.
2. Ordu Komutanlığı'nın yer aldığı Malatya'nın darbenin en önemli sac ayaklarından biri olduğunu ve bu nedenle Vali Toprak'ın hemen havalimanının uçuşlara kapatılması talimatı verdiğini anlatıyor ve şöyle devam ediyor:
"O sırada kim ne tarafta bilmiyoruz. Vali Bey ile oturup süreci değerlendirdik. Biz araçlarımızı, iş makinelerimizi gönderelim dedik. Biraz daha bekleyelim derken ve elektrikler kesikken, Valimiz bir kargo uçağının Malatya'ya indiğini öğrendi. İşin rengi değişmişti.
Hemen araçlarımızı Altay Kışlası'na yönlendirdik.
Çalışanlarımıza, 'Polis ya da asker, hiç kimseden talimat almıyorsunuz artık' dedik. İş makineleri, otobüsler iki pisti tamamen işgal etti, aküler söküldü, anahtarlar alındı. 2. Ordu'nun etrafını sardık ama sonra iki tankın çıktığını söylediler ki, biz yolları kesmiş olmamıza rağmen. Birini engelledik ama diğeri 2. Ordu'ya kadar gelmeyi başardı. Bunun üzerine 2. Ordu'nun girişine hendek kazdık. Tüm bu olaylar olurken, Malatya'ya Kayseri'den kalkan 7 kargo uçağı inmişti. Sabaha karşı bu kez vatandaşlar traktörleriyle gelip ikinci seti oluşturmaya başladı. Öyle kalabalıktık ki, bu duruş karşısında darbecilerin bir şey yapması mümkün değildi." Ahmet Çakır, Malatya'daki askerlerin içinde kimlerin darbeci olduğunu bilmediklerini ama yaklaşık 200 kişinin gözaltına alındığını söylüyor. Şu an hâlâ şehirde sokak ve caddeler kapalı ama otobüs seferleri başlamış. Havalimanı uçuşlara kapalı. Buna rağmen halk hiç şikâyet etmiyormuş. Çakır, "Müthiş bir prova yaptık. Bir daha asla kimse böyle bir olaya kalkışamaz bu ülkede" diyor.