Bir seçime daha yaklaşıyoruz. Siyasi partilerin programlarında çevre, toprak, erozyon konusu ön sıralarda değil ne yazık ki. Oysa toprak yoksa hayat yok!
En güvendiğim sivil toplum kuruluşları arasında ön sırada yer alan Türkiye Erozyonla Mücadele, Ağaçlandırma ve Doğal Varlıkları Koruma Vakfı'yla (TEMA) defalarca Anadolu'da kırsal kalkınma projeleri takip ettim ve rahatlıkla söyleyebilirim ki bu vakıf bir konuda uyarı yapıyorsa, siyasi partiler dikkate almalı.
Dün TEMA Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Ataç, çiçeği burnunda yeni genel müdürü Boğaziçi Üniversitesi akademisyenlerinden ve dünya çapında iklim değişikliği konusunda bir isim olan Barış Karapınar ve vakfın diğer yöneticileri Ömer Aykul, Hikmet Öztürk ve Esra Yazıcı Gökmen ile buluştuk ve TEMA'nın tüm siyasi partilere yaptığı çağrıyı konuştuk.
Özetle, siyasi partilere "Doğayı kalkınma politikalarının merkezine koyun" diyen TEMA aylar süren çalışmanın sonunda hazırladığı "Ekosiyaset Bildirgesi"ni, AK Parti'ye Çiğdem Karahasan, CHP'ye Yakup Akkaya, HDP'ye Beyza Üstün ve Saadet Partisi'ne de Yaşar Canbay kanalı ile ulaştırmış. HDP hariç tüm partilerden olumlu bir geri dönüş ve 'dikkate alacağız' mesajı almışlar. HDP'nin bu tutumunu yadırgadığımı da belirtmeden geçemeyeceğim.
1995'ten beri vakıf olarak her seçim öncesi mutlaka bir çağrı yaptıklarını hatırlatan Ataç'ın anlattıkları ilginç:
"Dikkat edin hep son sözü doğa söylüyor. Konuşmaya başlayınca da ileri mühendislik, teknoloji ya da siyaset söylemi hiçbir işe yaramıyor. Günümüz siyasetini doğrudan etkileyen bölgesel çatışmalar, mülteci sorunu, ekonomik kayıplar ve risklerin doğrudan çevre ve doğayla bağlantılı olduğu ortaya çıktı. İklim değişikliği nedeniyle Suriye'de 2007 sonrası yaşanan kuraklıkların milyonlarca insanın şehirlere göçmesine yol açtığı ve bunun yarattığı siyasi kırılganlıkların iç savaşın temel nedenlerinden biri olduğunu bilimsel makaleler gösteriyor. Tüm bunlar bize siyasi partilerin doğayla ilgili sorunları ve çözümleri siyasetin merkezine taşıması gerektiğini gösteriyor."
Barış Karapınar, yıllarca birçok treni kaçıran Türkiye'nin şimdilerde sürdürülebilir kalkınma trenini kaçırmaması için hazırladıkları bildirgenin siyasiler tarafından dikkate alınmasını istiyor. Karapınar, "Eskiden medeniyet tanımı kaç kişinin otomobile bindiği, kaç fabrikanın olduğuyla vs yapılırdı. 2030'da medeniyet tanımı doğayla kardeş yaşamakla ölçülecek" diyor.