Bu yıl tarihinde ilk kez Venedik Bienali'ni bir ay geriye çeken İtalya, 1 Mayıs ile 31 Ekim tarihleri arasında gerçekleşen EXPO Milano'yu hiç bir organizasyonun olumsuz etkilemesini istememişti. 6 ayda 20 milyon kişiyi kendine çeken expoya öylesine önem verildi.
Kapanışına 15 gün kala, EXPO Milano'yu görme fırsatı yakaladım önceki gün. 1851 yılından beri yapılan ve ülkelerin kendilerini tanıtmak için büyük fırsat yakaladığı EXPO'da ülke pavyonları arasında mesafeler çok uzun. Milano'da 145 ülke pavyonunu gezmek için kilometrelerce yürüyorsun. Ancak her yer tıklım tıklım dolu. Otomobilden indikten sonra fuar alanına en az 1 kilometre yürümen gerekiyor. Ama İtalyanlar bunu da sorun etmiyor. Çoluk çocuk ve özellikle yaşlı İtalyanların EXPO'ya ilgisine hayran kaldım diyebilirim. Bilet fiyatları 40 ile 20 euro arasında değişiyor. Biletler 17.00'den sonra 5 euroya düşürüldüğü için akşamları daha bir yoğunluk var.
İtalya'nın güvenlik kuralları gereği kapalı mekanlara her yarım saatte ancak 30 kişi alınıyor. Bu nedenle mesela Japonya pavyonuna açık açık yazmış. Bekleme süresi 4.5 saat! Yine de baktım İtalyanlar sıraya girmiş, bekliyor! Başta Çin pavyonu olmak üzere İtalya, ABD ve Japonya yüksek rakamlı bütçeleriyle EXPO Milano'nun en görkemli pavyonlarına imza atmış diyebilirim.
Dev bir bütçesi olmasa da Türkiye Pavyonu da EXPO Milano'nun kalabalık ve dikkat çeken pavyonlarından biri.
En güzeli sıra yok. Çünkü açık alan şeklinde dizayn edilmiş. O nedenle de pavyonun içini bir hayli kalabalık buluyorum. Türk kahvesi kuyruğu, Türk çayı kuyruğu... Ziyaretçi sayısı da yaklaşık 5 milyonu bulmuş zaten.
Projeyi Ekonomi Bakanlığı ile birlikte 3.5 ayda gerçekleştiren Dream Design Factory'nin (dDf) kurucularından Esra Ekmekçi ile birlikte Türkiye pavyonunu dolaşmaya başlıyoruz. Türkiye'nin pavyonunki dev çınar ağaçlarına, altındaki bahçeye, kocaman Çeşm-i Bülbül'e, pavyon boyunca dikilen nar ağaçlarına, bire bir inşa edilen geleneksel Türk evine, kerpiç ev, çeşmeler ve daha birçok önemli detaya dikkat kesiliyorum.
EXPO Milano'nun Gezegeni Beslemek, Yaşam İçin Enerji temasına sadık kalan Türkiye, Geleceğin Gıdası İçin Tarihin İrdelenmesi başlığını seçmişti. Tarım, gıda, beslenme konularına odaklanmış ve şu günlerde tüm dünyanın ilgi odağı olan ve tarihi tam 12 bin yıl geriye götüren dünyanın ilk tapınağı Göbeklitepe'yi replikası ve tüm hikayesiyle EXPO'ya taşıyarak, tarımın Anadolu topraklarında tarımın yaptığı yolculuğu da gözler önüne sermiş.
Bütün ülkeler gıda konusuna ve sürdürülebilirliğe odaklanmış EXPO'da. Amaç gezen insanların girdikleri pavyonda olabildiğince o ülkeyi hissedip yaşaması. İtalyanlar, Türk kahvesi, Türk çayı içmek için sıraya girmişlerdi. Kimisi levrek tadımı yaptırmış. Kimi kısır gibi bulgurlu lezzetleri İtalyanlarla buluşturmuş. Kayısı, mantı, börek, baklava, tarhana aklınıza Türk mutfağından ne geliyorsa Milano Expo'da geçit yaptığını söyleyebilirim. Bir de hoşuma giden tohum paylaşan eller enstalasyonu var. Bir duvarda Anadolu'nun değişik tohumları ziyaretçilere sunuluyor ve pek de ilgi görüyor.