İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı tarafından düzenlenen 14'üncü İstanbul Bienali'nin ana destekçisi Koç Holding'in bundan sonraki bienaller için ne düşündüğü merak konusuydu. İki yıl önceki bienal biterken, Koç Grubu'nun bu yılki bienali de destekleyeceğini biliyorduk ama sonrası belirsizdi.
Yani grup kararını henüz vermemişti. Ama tabii beklenen oldu.
Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Koç ile bienal mekânlarından Arter'de buluştuk ve bir 10 yıl daha, üstelik de Koç Holding'in de 100'üncü yılının kutlanacağı 2026'ya kadar İstanbul Bienali'nin sponsorluğunu sürdürmeye karar verdiklerini birinci ağızdan öğrendik.
Doğrusu bu karar İstanbul için çok büyük bir kazanç anlamına geliyor. İstanbul Bienali gibi her geçen yıl uluslararası çapta etkisi katlanan bir sanat olayını, Türkiye'nin en büyük grubunun böylesine güçle destek vermesi demek, önümüzdeki yıllarda çok daha çarpıcı bienallerin hazırlanması demek.
Koç Holding Kurumsal İletişim ve Dış İlişkiler Direktörü Oya Ünlü Kızıl ve İKSV Genel Müdürü Görgün Taner'in de katıldığı toplantıda, Mustafa Koç, 10 yıl öncesine dönerek ilk bienale sponsor olduklarında yaşadıklarını hatırladı: "Bir ülkenin kalkınması sadece ekonomiyle değil kültür, sanat, bilim ve edebiyattaki başarılarıyla da oluyor. Bienal, açtığı pencereden önyargısız bakmaya cesaret eden toplumlara demokrasiyi içselleştirme ve farklı düşünce biçimlerine açık olma fırsatı da sunuyor. Yani çağdaş sanat bizim için çok önemli bir yerde duruyor, çünkü özgür düşünce ve farklı bakış açısını temsil ediyor. 10 yıl önce provakatif eserleri izah etmek zordu. Şimdi sergileniyor.
Biz de rahatlıkla arkasında durabiliyoruz. Hatırlıyorum ilkinde bombayı simgeleyen cami çalışmasını gördüğümde 'yandık şimdi' demiştim."
Kanlıca'da İstanbul Boğazı'na bakan evinde İstanbul Bienali'nin yabancı konuklarına ve dostlarına bir davet de veren Mustafa Koç, bienalin İstanbul'a büyük katkı sağladığını, zor günlerden geçerken bienal gibi bir etkinlikle öne geçmenin şans olduğunu düşünüyor.
Kuşkusuz Koç Holding'in İKSV ile olan işbirliğinin 20 yıla uzanması da Türkiye'de bir ilk olma özelliği taşıyor. Görgün Taner, "Bu işbirliğinin bir benzeri yok. Yıllar içinde çok büyük bir ivme kazandı. Sürdürülebilirlik çok önemli. Koç ile kol kola yürüme kararı aldığımız için çok mutluyum" derken, kışkırtıcı işleri içinde barındıran, topluma bunlarla birlikte yaşamayı öğreten bir sanat etkinliğini desteklemenin de cesaret işi olduğunu eklemeden duramadı.