Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ŞELALE KADAK

İstanbul Bienali denize taştı!

Cumartesi günü sanatseverlere kapılarını açacak olan 14'üncü İstanbul Bienali, İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Eczacıbaşı'nın deyimiyle bu kez tam manasıyla tüm İstanbul'a yayılıyor.
Bülent Eczacıbaşı, bu yıl nasıl bir bienalle karşılaşacağımızı anlatırken hepimiz heycanlanıyoruz:
"İsteseniz de iki saatte dolaşamayacağınız bir sanat olayı var karşınızda. Günler ayırmanız gerekecek. Kentimizi böylece daha yakından tanıyacağız. Şu anda bile (İstanbul Modern'i kast ederek) bir sanat eserinin içindeyiz. Bu binaya dışardan yani tuzlu sudan, yani denizden baktığınızda bir denklem göreceksiniz. Denizin dibinde eserler var. Hayali mekanlarda yaşayacaksınız. Sanat eserinin hayalini kuracaksınız..."

14'üncü bienalin küratörü de ilginç. Kendisine küratör denilmesini istemiyor. İstanbul Bienali'ni Şekillendiren Kişi tanımını daha uygun görüyor. Anonimlik, demokratlık vurgusu yapıyor. Ön plana çıkma derdinde hiç değil, öyle ki açılış esnasında bir başka mekanda bir saatlik bir söyleşisi var mesela. Alternatif sunmayı seviyor. O nedenle Eczacıbaşı, Carolyn Christov- Bakargiev'den söz ederken pek dikkatli: 'Carolyn'in seçtiği mekanlardan bazıları erişemeyeceğimiz yerler. Mesela denizin dibi gibi" diyor. Evet bu yıl Tuzlu Su:Düşünce Biçimleri Üzerine Bir Teori başlığını taşıyan ve İstanbul'u dört bir yandan bienal mekanı olarak sanata taşıyan Carolyn Christov_Bakargiev, tam 36 mekanda Afrika, Avustralya, Avrupa, Ortadoğu, Latin Amerika ve Kuzey Amerika'dan 80'in üzerinde katılımcının 1500'ün üzerinde eserini sergiliyor. İki ay boyunca sanat severler, müzelerin yanı sıra tekneler, oteller, eski bankalar, otoparklar, bahçeler, okullar, dükkkanlar ve özel konutlar gibi kara ve su üzerindeki geçici yerleşim alanlarında sanat eserleriyle karşılayacak. Dünyayı şiirsel ve politik olarak şekillendiren ve dönüştüren, görünür ve görünmez farklı dalga örüntülerini ve frekanslarını, su akıntılarını ve yoğunluklarını ele alan bienalin bu yıl ki teması için; "Hem zamanı askıya alan durdurulmuş hareketler vardır. (Denizler, okyanuslar, üzerinde insan taşımacılığının düğümleri, savaş, emek, etnik temizlik düğümleri) hem de dalgalar gibi dağınık ve tekrarlanan hareketler vardır (ayaklanma dalgaları)" deniliyor.
Dün öğlen Bülent Eczacıbaşı'nın yanı sıra İKSV Genel Müdürü Görgün Taner, İstanbul Modern Yönetim Kurulu Başkanı Oya Eczacıbaşı, İstanbul Modern Baş Küratörü Levent Çalıkoğlu, İstanbul Bienali Direktörü Bige Örer'in de yer aldığı kalabalık İKSV grubuyla bir araya geldik.
Koç Holding'in
ana sponsorluğunu üstlendiği İstanbul Bienali'nin bu yıl yaklaşık 500 bin izleyiciye ulaşması bekleniyor. Eczacıbaşı, geçen bienalde 340 bin izleyiciye ulaştıklarını, hedeflerinin milyonlu rakamlara gelmek olduğunu söylüyor. Türkiye'nin uluslararası alanda ilgi çeken en büyük kültür sanat olayı için gelen yabancı basın sayısının da 500'e ulaştığını öğreniyoruz. Zaten basın toplantısını da yaklaşık 800 kişinin izlediğini İKSV ekibi anlatıyor. Ön izleme için kayıt yaptıranların sayısı da az buz değil, tam 5 bin kişi.
Bienalin sanırım en çok ilgimizi çekecek bölümü Büyükada. Artık Büyükada ve de Sivriada'da denizaltına yerleştirilmeye başlanan ve 10 yıl sürecek olan sanat projesinin izlenimleri bir başka yazıya.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA