Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ŞELALE KADAK

Perakendeci Arap turiste duacı!

Bir araya gelip konuşsalar da bir türlü anlaşamayan, ortak bir dil bulamayan siyasiler 63'üncü hükümeti kurma çalışmalarını ağır aksak ilerletirken, gerileyen ihracat, fırlayan kurlarla iş dünyasında alarm zilleri çalıyor.
Son haftalarda perakendecileri arka arkaya görüp sohbet etme imkânı buldum.
Kiğılı markasının sahibi Abdullah Kiğılı'dan, Koton'un kurucusu Yılmaz Yılmaz'a, Penti markasıyla tanıdığımız Sami Kariyo'ya, Damat markasının kurucusu Süleyman Orakçıoğlu ve de önemli alışveriş merkezlerinden mesela İstinye Park'ın kurucularından Zafer Yıldırım'a kadar kimle konuştuysam hepsi aynı şeyi söyledi. "Allah Arap turistlerden razı olsun.
Alışverişlerin canlı olmasının, dibe vurmamamızın neredeyse tek sebebi onlar!"
Öyle ki mesela İstinye Park'ın durumunu anlatırken Zafer Yıldırım, "Geçen yıldan çok daha iyi" diyor. Oysa kurlar adeta fırladı. 1 dolar 3 lira sınırlarında dolaşmaya başladı. Kuşkusuz bu durum ithal girdiyle üretim yapan sanayicileri derinden etkilerken, neredeyse her alışveriş merkezinde bir mağaza açan perakendecilere de olumsuz yansımaya başladı. Çünkü kiralar genelde dolar üzerinden oluyor ve konuştuğum zaman henüz doları bir seviyede tutmak, kirayı o oran üzerinden ödemek gündeme gelmemişti.
İşte bu zor günlerde alışverişten elini ayağını çekmeyen, bilakis bavullarla AVM'lere gelen ve büyük miktarlarda alışveriş yapan Arap turistler piyasanın kurtarıcısı oldu. Hangi alışveriş merkezine girerseniz girin manzara aynı. Kalabalık halde dolaşan Arap turistler alışverişe en istekli grup.
Belki de krizin olumsuz etkisini biraz böyle hafifleten perakendeciler tek yolun ihracat olduğunu düşünmeye başladı. Hepsinin planlarında yurtdışında daha fazla mağaza açarak ya da böyle bir planı şimdiye kadar yokken artık yurtdışına açılma planı yaparak bir anlamda ihracata yönelmek...
Üstelik markalı ihracattan söz ediyoruz. Yani kilo başı fiyatı markasız ihracatın en az 10 katı.
Dün de Patronlar Okulu'nun düzenlediği 'İhracat Geriliyor' konulu bir toplantıya katıldım.
Moderatörlüğünü Prof. Dr. Emre Alkin'in yaptığı toplantıda İHKİB Başkanı Hikmet Tanrıverdi ve İstanbul Mermerciler Derneği Başkanı Zuhal Mansfield, ekonomi gündemini ve gerileyen ihracata ilişkin görüşlerini aktardı.
Afrika'da madencilik yaparak öne çıkan Zuhal Mansfield, Türkiye'nin iki kıymetli unsura sahip olduğunu, bunların da yer üstünde insan kaynağı ve yer altında ise kıymetli madenler olduğunu belirterek şu öneride bulundu: "Madenlerimizi işletmek için yabancı sermaye gelsin ama yine de koruma altına alalım buraları. Şart getirilmeli.
Gelen yatırımcı çıkardığı madenin yüzde 50'sini işlenmiş olarak ihraç etmeli ki ülkeye bir faydası olsun. İstihdamı da artırsın."
Hikmet Tanrıverdi ise kendi sektöründeki gelişmeleri anlatırken, giyim sanayicilerinin en köklü olanlarının bugün en büyük inşaatçı olmalarını eleştirdi ve "Onlar da haklı. Üretim ve ihracat yapmak öyle zor ki. Teşvik var diye bir şehre gidiyor, başkalarını da yönlendiriyorsunuz. Sonra bir bakıyorsunuz teşvik o kadar güdük ki değmiyor."
Çin ekonomisi, Yunanistan krizi ve Euro bölgesindeki gelişmeler konusunda kısa ve etkileyici bir sunum yapan Emre Alkin'in son cümlesiyle bitirelim bugünkü yazıyı:
"Küresel sıkıntılar bir yana bir de öyle bir coğrafyada ihracat yapıyoruz ki, coğrafyanın garip intihar kültürüyle zorlu bir etaba girdik. Türkiye ne yazık ki rekabetçiliğini de kaybetti."

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA