İstanbul74'ün kurucuları Demet Müftüoğlu ve eşi Alphan Eşeli 6 yıldır İstanbul'da kültür ve sanat festivali düzenliyor. Böylece yolunu düşürmesini beklemediğimiz ünlü yönetmenler, aktörler, çağdaş sanatın, müzik, edebiyat ve mimari alanın dünyaca tanınmış isimleri de bir bir İstanbul'a geliyor.
Bundan daha güzel bir Türkiye tanıtımı olamaz. Her yıl takip ediyorum ve görüyorum ki özellikle sosyal medyada İstanbul'dan her gittikleri yerden çok özel ve övgü dolu paylaşımlarla hepsi tek tek İstanbul ve Türkiye tanıtımı yapıyor. Bu yıl gelen isimler içinde benim ilgimi en çok Eco-Age'in kurucusu, aktivist, Green Carpet (Yeşil Halı) hareketinin öncüsü ve de tabii ki ünlü aktör Colin firth'ür eşi Livia Firth çekti.
Çünkü etik modadan söz ediyor, çünkü arka arkaya satın alınıp (ucuz), çok değil bir iki ay sonra vazgeçilmesi yeni normal olan gardıroplarımızdaki kıyafetlerimizi sorgulatıyor. Çünkü başta Bangladeş olmak üzere dünyanın az gelişmiş ülkelerinde kadın işçilerin o giysilerin üretim hatlarında hangi şartlarda çalışmak zorunda kaldıklarını düşündürtüyor. Çünkü 1 liraya 50 tane tişört alacağına, 50 liraya 1 tane kaliteli tişört alt diyor.
Doğrusu bu yazdıklarım hepinizin tahmin ettiği her alışveriş merkezinde var olan perakendenin büyük isimlerini rahatsız edecek ama doğru.
Zaten şirketlerin belalısı haline gelen Livia Firth'in 29 Mayıs'ta 'TrueCostMovie' adıyla vizyona girecek olan belgeselinin tedirginliği birçok markayı sarmış durumda.
Livia Firth ile İst. Festivali kapsamında Sevil Sabancı'nın evinde düzenlenen açılış davetinde tanıştım. Firth dilinden sürdürülebilirliği düşürmüyor ve şirketlerin çevreye ve insana duyarlı üretici olup olmadıklarının takipçiliğini yaptığını anlatıyor. Ne yazık ki satın alınan yeni giyisilerin ortalama gardıroptaki durma süresi 5 haftaya kadar düşmüş. "Çünkü" diyor, "Her ay yeni koleksiyon çıkaran ve çok ucuza satış yapan o markalardan istendiği gibi geliri az olan alışveriş yapmıyor. Yine satın alma gücü daha yukarıda olanlar gidip, ucuz olduğu için de çok alıyor ve sonra atıyor. Oysa bir kıyafet en az 30 defa giyilmeli."
Dünyada her yıl 80 milyar adet yeni giysi satın alındığını ve 20 yıl öncesine göre yüzde 400'lük bir artışın söz konusu olduğunu da Livia Firth'in belgeselinden öğreniyorum. Firth yarın vizyona girecek belgeselde, "Bir tişörtün fiyatı ucuzladı, haftada bir kaç tişört almak normalleşti. Oysaki orta sınıfın ihtiyacı olan ev, eğitim ve mesela hayat sigortası çok pahalı" diyecek ve böylesine çılgınca giden tüketimin Bangladeş, Hindistan ve hatta Türkiye gibi ülkelerde çok daha fazla kadının kötü şartlarda çalışması, eğitim başta birçok hakka sahip olamadığını vurgulayacak.
Doğrusu hepimizin bir an durup, üstümüzdeki kıyafete bakıp onun nereden geldiğini sorgulamaya ve daha sorumlu alışveriş yapmaya ihtiyacımız var. Yoksa dünyadaki zenginle en fakir arasındaki uçurumun daha da derinleşmesine farkında olarak ya da olmadan yardımcı olacağız.
Son söz: İyi ki İst. Festival var, iyi ki güzel bir yol aldı ve iyi ki İstanbul'a böylesine nitelikli isimleri getirdi.