Tasarımı yaptığı işin baş köşesine koymak ne demek, geçtiğimiz günlerde ziyaret ettiğim Almanya-İsviçre sınırındaki Vitra Kampusu ile çok daha iyi anladım.
Sonra dönüp ülkemize baktım. Evet bizde de sanayi şirketlerimizin geçmişi 80 yıla dayandı. Bursa otomotiv üreticilerinin merkezi durumunda. Anadolu'nun çeşitli illerine yayılmış, ağırlıklı Marmara Bölgesi'nde uzun yıllardır ciddi üretimlere imza atan şirketlerimiz var ama hiçbirinin üretim yaptığı yerde bir cazibe merkezine dönüşen bir müzesi, ünlü bir mimarın elinden çıkmış bir binası yok.
Oysa Vitra Kampusu'nu her yıl 70 bin kişi ziyaret ediyormuş. Bugüne kadar 2 milyon kişinin bu kampusa gelmesinin sebebi sadece ünlü mimar Frank Gehry'nin imzasını taşıyan Çağdaş Tasarım Müzesi değil kuşkusuz. Kampusun içinde yer alan fabrika binaları da Nicholas Grimshaw gibi ünlü mimarların elinden çıkmış. Vitra'yı Vitra yapan isimlerden Rolf Felhbaum nasıl ki üreteceği sandalyelerin en iyi tasarımcılara ait ikona dönüşecek kadar özel sandalyeler olması için çalışmışsa aynı şekilde üretimi yapacağı yerin de ünlü mimarların elinden çıkmasına gayret göstermiş. Frank Gehry'nin Avrupa'daki ilk yapıtları bu kampusta yer alan fabrika binaları ve aslında tarzının nasıl değiştiğini göstermesi açısından da ilginç yapıtlar.
Vitra Kampüsü'nde bir yangın çıkmış ve bu yangın sonrası neredeyse fabrika binalarının tamamı yeniden yapılmış. Üstelik bir iki tanesi 6 ay gibi kısa sürede tamamlanmış. Ancak binalar yapılırken, mimarların birbirlerinin binalarına özen gösterdiğini, onların görünürlüğünü engellemeyecek nüanslara dikkat ettiğini tek tek rehberimizden dinledik. Öyle ki Irak kökenli İngiliz mimar Zaha Hadid tarafından yangın sonrası 1993'te yapılan bir itfaiye merkezinin görünümü engellenmesin diye, hemen önündeki fabrika binasını yapan diğer mimar binayı geriye doğru çekmiş. Böylece iç bükey hatlarıyla bir mimari şaheser olan ve bugün artık asıl işlevini yapmayan Hadid'in binasını ortaya çıkarmış. Denen o ki bu ikonik bina Hadid'in kariyerindeki ilk en önemli yapıtlardan biri. Benim en çok beğendiğim bir diğer bina ise minimalist yaklaşımı, kiraz ağaçlarını içine alan ve 90'a 180 cm'lik Japon yataklarını baz alarak beton bloklar kullanarak hani nerdeyse kiraz ağaçlarının içinde kaybolan konferans merkezi oldu. Bu projenin mimarı da Japonya'nın ünlü ismi Tadao Ando. İtalyan mimar Renzo Piano'nun Filozof Diyojen'in yaşamından esinlenerek yaptığı 2 metreye 2 metrelik minimalist ve çevreci evi, Portekizli mimar Alvaro Siza, İsviçre'den Herzogde Meuron'a ait binaları da görmek mümkün kampusta.
Türkiye'de başta Vitra'nın ünlü mimarların elinden çıkmış sandalyeleri olmak üzere ev ve ofis mobilyalarının 24 yıldır temsilciliğini üstlenen ve bugün 5 mağazaya ulaşan Mozaik'in kurucusu Yaman Erturan'ın davetiyle gezdiğimiz Vitra Kampusu'nu dolaşırken keşke bizde de sanayicilerimizin mimariye yaklaşımı böyle olsaydı diye geçirdim durdum içimden.