Kadınlar ekmeklerini taştan bile çıkartabilir. Önceki gün Türkiye'nin en az gelişmiş illerinden, köylerinden ve de gelişmiş şehirlerin yüzü bir türlü gülmeyen kadınlarından 30'unu dinleme fırsatı buldum ve gördüm ki en zor şartlarda bile kadın bir yol bulup eve ekmek getirmeyi başarıyor ve çocuklarını üniversitede okutacak kadar da vizyoner bir bakışa sahip oluyor.
Citibank'ın Kadın Emeğini Değerlendirme Vakfı ile birlikte düzenlediği Citibank Mikro Girişimci Ödülleri'nin bu yıl 7'ncisi düzenlendi ve ben de yine jüri koltuğunda oturdum.
Citi Vakfı'nın dünyada 26 ülkede uyguladığı bu ödül, Türkiye'de Kadın Emeğini Değerlendirme Vakfı işbirliğinde, MAYA Mikro Ekonomik Destek İşletmesi, Türkiye İsrafı Önleme Vakfı ve ARGE Danışmanlık desteğiyle yapılıyor. Bu kez Türkiye'nin 58 ilinden 3 bine yakın mikro girişimci ödüle başvurmuş. Biz finale kalan 30 kadın mikro girişimciyi dinleme fırsatı bulduk. İçlerinden öne çıkanlar finansal başarı, sosyal etki, vizyon, kişisel mücadele, inovasyon ve yerel rol model kategorilerinde birincilik alarak 2 bin 500 liranın sahibi oldu. İkincilere 2 bin lira, üçüncülere de Bin 500 lira verildi ama kimse boş dönmedi ve1000'er liralık mansiyonlarla evlerine döndü. Biliyorum ki bu paralarla da iş kuracaklar, işlerini büyütecekler.
Bin lirayla ne olur demeyin. Küçük küçük başlayıp, öylesine büyütüyorlar ki işlerini, şaşırıp kalıyorsunuz. Citibank Genel Müdürü Serra Akçaoğlu, yarışmaya başladıkları 2007 yılında başvuran kadın sayısı 700 iken bu yıl 3 bine ulaştığını söylüyor. Türkiye İsrafı Önleme Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Aziz Akgül'ün bu projenin böylesine başarılı olmasında büyük emeği var. Akgül, "Mikro kredi süreci otoban üzerinde yapılan bir yolculuktur. Mikro kredi uygulamasında, hiçbir varlığı olmayan fakir kadınlar, kredi almada diğerlerine nazaran önceliklidir. Mikro kredi otobanın üzerine çıkıp her yoksul kişiye, hedef olan yoksulluk sınırının üzerine çıkarılak bir küçük işletme sahibi oluncaya kadar destek devam eder"diyor ve ben bu söylediğini gerçekleştiren onlarca kadını bizzat tanıyorum.
Önceki gün de tanıdığım kadınlar arasında, kocası işini batırınca çocuğuna yedirecek ekmek bulamazken, halk eğitimden kuaförlük eğitimi alıp, mikro krediyle dükkan kirası ödeyip kuaför açan ve sonra şube sayısını ikiye çıkaran, çocuğunu okula götürüp getirirken servis yapma cesaretini bulan ve şoförlük koltuğuna oturan, önce küçük bir minibüs, arkasından midibüs satın alarak işini büyüten, bir taneyle başlayıp sayısını artırdığı araçlarla okul servisleri ihalesini alan, tasarımını kendi yaptığı örgü bebekleri internetten satmaya başlayanlar vardı. Güneydoğu'dan mikro krediyle inek alıp, sütünü ve evde yaptığı yoğurdu satarak geçinen kadınlar da vardı ama artık gördüğümüz kadınların çok daha büyük başarı hikâyelerine imza attığıydı. İçlerinden biri "Mikro Kredi benim anam babam oldu" dedi. Yoksulluktan kurtulup özgürlüğe kavuşan, çocuklarını okutan bu kadınları ve onlara destek olanları ayakta alkışlamalıyız.