Mimar Gökhan Avcıoğlu, vakıf kurmak için daha ileriki yaşları beklemeyenlerden. "Bu mesleğin fabrika ayarlarına dönmek istedim" diyor vakıf kurma gerekçesini anlatırken.
Ona göre mimarlık camiasında herkesin kafası çok karışık. Dekoratif olanla, kalıcı olan karışmış durumda. Osmanlı, Selçuklu, Bizans döneminden önemli mimari eserlerin, yapıların yer aldığı bir coğrafyada Gökhan Avcıoğlu, iyi yapıların hep vakıflar tarafından yapılmış olmasından çok etkilenmiş.
'Tek Kişilik bir Ordu' diye nitelediği Bilgi Üniversitesi Mimarlık Fakültesi kurucularından Alpaslan Ataman ile birlikte vakıf kanalıyla öğrenci yetiştirmek istiyor Avcıoğlu.
Mimarlık ve Yerleştirme Kültürünü Geliştirme Vakfı hem İstanbul'da hem de Bodrum'da mimarlık konusunda kitaplar çıkarmak ve gençleri yetiştirmek üzere yola koyulmuş.
Gökhan Avcıoğlu'nun İstanbul ofisinde 60 mimar çalışıyor. En son Bodrum'da Astaş Grubu'nun yaptığı Mandarin Oteli'nin mimari projesini üstlenmişti.
Ona göre mimarlık serüveni 30 yılını doldurunca, 'tasarla-inşa et'in son aşaması olan 'öğret'e geçmek işin doğasında var. Şimdi bildiklerini öğretmek istiyor.
Bu tarz kaygıları Türkiye'nin dört bir yanında iş yapan mimarların kaçı hissediyor diye düşünüyorum. Türkiye'de vakıf kuran bilinen en önemli isimlerden biri Şevki Vanlı'nın kurduğu Şevki Vanlı Vakfı. Uzun yıllar Ağa Han Vakfı'nın genel sekreterliğini yapan Süha Özkan'ın da bir yıl önce bir vakıf kurduğu biliniyor. Ancak ben başka isimleri hatırlamıyorum. Umuyorum Avcıoğlu'nun vakıf serüvenine diğer mimarlar da katılır ve genç mimarların daha kalıcı eserler ortaya çıkarmasında önemli bir yol gösterici olurlar.