Atatürk Havalimanı'nda bazen dakikalarca bazen saatlerce süren uçak içinde bekleme ya da gökyüzünde tur atıp mesela bir Uludağ havası alma yüzünden sık seyahat eden ve zamanla yarışan herkes bunalmış vaziyette.
Eskiden pist yetersizdi. Limana bazen günde inen uçak sayısı 1069'u buluyor. Kıyaslanmayacak kadar büyük olan İngiltere'deki Heatrow'a günde 1300 uçağın indiğini düşünecek olursanız, Atatürk'e inen uçak sayısının ne kadar yüksek olduğunu daha iyi görmüş olursunuz.
Sonra pist sıkıntısı aşıldı ve bir pist uzatıldı. Ama tabii denen o ki altın saatlerde hep sıkıntı var. Evet, gün ortasında bir uçuşum olduğunda ben de tanık oluyorum bomboş bir terminal binasına, hiç rötarsız havalanan uçaklara. Ama sabah ya da akşam saatlerinde müthiş bir sıkıntı yaşanıyor.
İstanbul'a 3'üncü bir havalimanının şart olduğunu söyleyenler işte bu nedenle çoğalıyor. Bu konu henüz tartışılmaya dahi başlamadığı için rötarı önleyecek daha acil çözümlerden birinin şu anda masada bitme aşamasında olduğunu öğreniyoruz.
Uçakların park sorunu yüzünden bazen öylesine uzun beklemeler yaşanıyor ki hepimizin tahammül sınırlarını zorluyor. Yeşilköy'de Hava Kuvvetleri'ne ait 800 dönümlük arazi için uzun zamandır pazarlık yapıldığını biliyoruz. Asker lojmanlarının olduğu ve büyük bir kısmı boş duran bu arazi için devlet her türlü teklifte bulunmuş, adeta her şeyi vermiş. TAV CEO'su Sani Şener'e göre anlaşma bitmek üzere. Şener, çok ciddi bir park yapılırsa havalimanında yaşanan sıkıntıların büyük oranda aşılacağı görüşünde.