Başlığa aldığım konu, Açık Toplum Enstitüsü'nün yaptırdığı son araştırmalardan birine ait. Araştırmayı Dr. Şebnem Karauçak ve ekibi gerçekleştirmiş.
Açık Toplum Enstitüsü Direktörü Hakan Altınay diyor ki, bugüne kadar AB'ye üyelik konusunda hep hukuki, siyasal ve jeostratejik yönler tartışıldı. Oysa bu süreci geçirmiş diğer ülkelere bakıldığında siyasi kriterlerin dışındaki başlıklar, o ülkede en çok kamuoyunda tartışılan konular olmuş. Öyleyse bu konuları gün ışığına çıkarmak, tartışmak ve 'kaderimize hükmetmek' elimizde.
Altınay'ın altını çizdiği bir nokta da tüketici hakları gibi alanlarda standartlar AB ile yükselirken, örneğin çevre konusundaki müktesebata uyum iyileşmeler ile birlikte önemli maliyetlerin de ortaya çıkacağı konusu.
İşte bu nedenle hiç vakit kaybedilmeden yapılması gereken, AB'ye üyelik sürecinde Türkiye'nin karşısına çıkacak olan maliyet ve kaynakların başka alanlara değil de AB müktesebatına uyuma ayrılması ve ortaya çıkan fırsat maliyetinin değerlendirmeye başlanması.
Araştırmayla ilgili bilgi veren Hakan Altınay, " Toplum olarak AB üyeliğinin ve müktesabat uyumunun tam olarak neler getirip, neler götüreceğini nesnel bilgiler ışığında değerlendirmeye başlamamız, iyi düşünülmüş kararlara varmamız açısından yaşamsal" diyor.