Şimdilik durduruldu ama, Nusaybin ile Kamışlı arasındaki duvar tartışmasını tam olarak anlamak mümkün değil. BDP bunu çok önemsiyor. 50 bin kişiyle ilçeye gitti. Polis ile partililer arasında çatışmalar yaşandı. Nusaybin Belediye Başkanı Ayşe Gökkan duvarı protesto için ölüm orucuna başladı. Rojovalı Kürtlerle, Türkiyeli Kürtlerin ilişkisinin kesildiği ileri sürülüyor. Ama ortadaki tablo tam anlamıyla bu iddiaları karşılamıyor. Bülent Arınç'ın açıklamasına göre, duvar sadece 1 km 300 metre. Üstelik yüksek de değil. Üstüne tel örgü yapılacak; hatta var olan tel örgü sağlamlaştırılacak. Türkiye-Suriye sınırının 877 kilometre olduğu düşünüldüğünde, bu kadar kısa ve alçak bir duvarla Kürtler arasındaki irtibat nasıl koparılacak anlamak mümkün değil. BDP'liler, Türkiye'nin, PYD'ye karşı tavır koyarken, El Nusra'yı himaye ettiğini de ileri sürüyor. Oysa, PYD'nin Eşbaşkanı Salih Müslim Türkiye'ye geldi. Türk yetkililerle dostane bir münasebet kurdu. En yetkili ağızlar, El Kaide'ye yakın örgütlere destek verilmediğini de açıklıyor. El Nusra üyelerinin sınırdan kolayca geçip, Türkiye'de tedavi edildikten sonra geri döndüğüne ilişkin BDP iddialarını ispat etmek zor. Bunun aksini kanıtlamak da. Ama duvar konusundaki tepkileri biraz temelsiz bulduğumu söylemek isterim. Hele "Çin Seddi" benzetmesi iyice mübalağalı. Bunanla beraber, çalışmaların durmasını ve uzlaşma aranmasını müspet bir gelişme olarak görüyorum.