Kemal Kılıçdaroğlu, Demokrasi paketinden tutuklu milletvekilleriyle ilgili bir düzenleme çıkmamasını eleştiriyor. Oysa artık o milletvekilleri tutuklu değil, hükümlü.
Gerçi cezaları Yargıtay tarafından henüz onanmadı ama sözgelimi Mustafa Balbay, 34 yıl 8 ay hüküm giydi. Hangi kanuni düzenleme ya da demokrasi paketi Balbay'ı parlamentoya getirebilir?
Mehmet Haberal'ın durumu farklı.
Haberal'ın cezası daha düşük olduğu için, yattığı süre bunu karşıladı ve tahliye edildi. Aslında, ceza Yargıtay tarafından onansa, anayasanın milletvekili seçilme yeterliliğini tanzim eden 76'ncı maddesinde de bir değişiklik gerekebilir.
Zira bu madde, toplam bir yıl ya da daha fazla hapis cezası almış olanların milletvekili seçilmemesini öngörüyor. Lâkin 2006'da Adli Sicil Kanunu'nda yapılan düzenlemeye göre, eski TCK'dan mahkûm olanlar, infazlarının üzerinden 3 yıl geçtikten sonra mahkemeden memnu hakların iadesine dair belge alabiliyor.
2005'te kabul edilen yeni Ceza Kanunu'nun 53'üncü maddesinde ise şöyle deniliyor: "Kişi hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar memnu haklarını kullanamaz" (Seçme ve seçilme hakkı dahil).
Burada kasıt, infaz tamamlandıktan sonra, başvuruya gerek kalmadan, şahsın memnu haklarına kavuşması.
Görüldüğü gibi 34 yıl mahkûmiyet alan ve henüz infazı tamamlanmayan Balbay'ın hak mahrumiyeti sürüyor.
Keza, Engin Alan da Balyoz'dan 18 yıl aldı. Bu cezalar haksızdır, değildir, bunu tartışmıyorum. Ama mesele Demokrasi paketiyle halledilemez.
Sadece bunu söylüyorum.