Erdoğan'ın açıkladığı paket içinde "Dindarlar" ve "Kürtlerle" ilgili olan düzenlemeler öne çıkıyor. Zaten bir süredir kamuda başörtüsü yasağının kaldırılacağı biliniyordu. Dolayısıyla bu açıklama sürpriz teşkil etmedi. Kürtçe ana dilde eğitim konusunda ise tereddütler vardı. Hükümetin cesur bir adım atarak hiç değilse özel okullarda bu sorunu çözmeye yöneldiğini görüyoruz.
Ayrımcılığa ve nefret suçuna karşı tedbirler alınıyor. Bu düzenlemeden, dindarların ve Kürtlerin yanı sıra, kendisini "öteki" hisseden herkes, Aleviler, Romanlar, azınlıklar da olumlu etkilenecek. Amerika'da zenciye "zenci" demek bile ayrımcılık kapsamına giriyor; "Afrikalı Amerikalı" demek mecburiyetindesiniz. Bizde kolayca, başörtülüye "yumurta kafalı", Alevi'ye "dinsiz/ imansız", dilenciye "Çingene", Yahudi'ye "korkak", Kürt'e "kuyruklu Kürt" denilebilir. Bu tavır, kültürümüzün bir parçası haline gelmişti. Hemen herkes fark etmeden nefret suçu işliyordu. Şimdi cezası arttırılıyor. Hiç değilse, zaman içinde zihniyetler değişimden geçerek farklı kimliklere daha büyük bir hoşgörüyle yaklaşmak mümkün olabilir.
Paketten Alevilere pek bir şey çıkmadı. Her halde, henüz üzerinde uzlaşma sağlanamadı; bu yüzden ertelendi.
Genel olarak demokrasi paketinin Türkiye'yi daha çağdaş bir konuma taşıyacağını söyleyebiliriz.