AK Parti'ye yakın kalemlerin Gülen Cemaati'ne yönelttiği iddialara Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı cevap verdi. Bir süredir karşılıklı rencide edici yazılar yazılıyor. AK Parti'li olduğu bilinen bazı şahıslar, Hizmet hareketinin partiyle rekabete giriştiğini, Erdoğan'la iktidarı paylaşmanın peşine düştüğünü iddia ediyordu. Bunu yapan Aydınlık gazetesi olsa, doğal karşılanabilir. Zira, Gülen ile AK Parti camiasının arasının açılması onların işine geliyor. Bakıyorum kimileri Aydınlık çizgisinde Gülen'e veryansın ediyor. Bu tavır kendi ayağına kurşun sıkmak değil de nedir?
Suçlamalar 7 Şubat 2012 MİT kriziyle başladı. Pensilvanya'nın Erdoğan iktidarına alternatif aradığı, 7 Şubat'ta amacın Başbakan'ı tutuklamak olduğu ileri sürüldü. Daha sonra Başbakan'ın odasında çıkan böceğin de, Fethullahçı polisler tarafından oraya yerleştirildiği belirtildi. Başbakan bunlara inanıyor. Oysa, savcı, Hakan Fidan'ın ifadesini alsaydı, nasıl Tayyip Erdoğan'ı tutuklayacaktı?
Dokunulmazlık yok mu? Önce Soruşturma Komisyonu kurup, sonra da kararın TBMM'den geçmesi gerekmez mi? Başbakan, bu komplo teorisine nasıl inandı? Sadece bu iddiaya değil, odasına, böceği Gülen Cemaati'ne yakın polislerin koyduğuna da ikna olduğu söyleniyor.
Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı, yukarıda sıraladığım iddiaları "iftira" olarak nitelendirdi: "İktidara ortak olmak niyetimiz yok. 7 Şubat'ta Başbakan'ın tutuklanacağı, akl-ı selim hiçbir vicdanın kabullenmeyeceği bir iftiradır. Başbakan'ın odasına böceği Hizmet'e yakın polislerin koyduğu da iftiradır."
Vakfın açıklamasından anlıyoruz ki, bu iddiaları ortaya atanlar, daha doğrusu iftira edenler, Hizmet'e yakın diye bilinen isimlerin bürokrasiden tasfiye edilmesine zemin hazırlamışlar. 28 Şubat'ta, MİT, insanları fişleme işini başarıyla yürütmüştü. Acaba Fethullahçıları fişleme operasyonunda kimin parmağı var?