Geçtiğimiz cuma akşamı Adeviye meydanında Mursi sempatizanlarının üzerine ateş açıldı. 200 kişi hayatını kaybetti; 4 bin 500 kişi yaralandı. Darbeciler, herhalde başlarını kuma gömdükleri için, dünya kamuoyunu aldatacaklarını sanır, "Silâh kullanılmadı, sadece biber gazı" açıklamasını yaptılar. Tabii onlara kimse inanmadı. Ama Batı dünyası, özellikle ABD, gereken tepkiyi vermiyor. ABD'nin bu tavrını doğal karşılıyorum. Çünkü bu ülke, dış ilişkilerde pozisyon alırken, ahlâki ilkelerden ziyade, her zaman menfaatlerini korumuş, Türkiye'deki birçok darbenin de teşvikçisi olmuştur. Uluslararası münasebetlerde bir raddeye kadar çıkarlar ön planda olabilir. Fakat Adeviye meydanındaki katliama karşı ABD yetkililerinin verdiği tepki, fazlaca yumuşak. Mamafih, Mısırlıların bir bölümü de, gaflet içinde. Kardeşleri katledilirken, onlar Tahrir meydanında havai fişekler atarak kutlama yapıyorlar. Zaten, Sisi'nin yönetime el koyduğu gün de, aynı aymazlığı sergilediler ve askeri darbeyi sevinçle selâmladılar.
Türkiye'nin ve özellikle AK Parti hükümetinin sert eleştirilerinin sebebini kendi tarihimizde yaşadıklarımızla izah edebiliriz. Çok sayıda darbe gördük ve bunların hiçbirinin ülkeye yarar sağlamadığını tecrübelerimizle anladık. Ayrıca AK Parti'nin şahsen muhatap olduğu haksızlıklar da var. Özellikle 28 Şubat'ta ve 2002'de iktidar olduktan sonra, çeşitli baskılarla ve yargısız infazla karşı karşıya kaldılar. Bu hatıralar o kadar canlı ki, Türkiye'nin tavrının Batı'ya göre çok daha sert olması doğal. Tepkiler, giderek Batı düşmanlığına dönüşmezse, belirli bir sınır aşılmazsa, "dünyanın vicdanı" gibi hareket etmekte haklıyız. Ama Batı'nın çifte standardı, bizi, "iflâh olmaz Batı düşmanı bir ülke" haline getirirse, zaman içinde bunun olumsuz sonuçlarıyla karşı karşıya kalabiliriz.