28 Şubat'ta derslere başörtüsüyle giren öğretmenin meslekten ihraç kararını Danıştay bozmuştu.
Milli Eğitim Bakanlığı'nın buna itiraz ettiği ortaya çıktı ve kıyamet koptu. Bakanlık 1. Hukuk Müşaviri Osman Çelik, eleştirilerin odağı haline geldi. Zira bu gibi rutin işlemler, altında bakanın imzası dahi olsa, daha ziyade Hukuk Müşavirliği tarafından yürütülüyordu.
Benzer bir durum, milletvekilliğimin düşürülmesi üzerine AİHM'de açtığım dava sırasında başıma gelmişti.
Ben, AİHM'de, Anayasa Mahkemesi'nin kararının hukuka aykırı olduğunu söylerken, Dışişleri Hukuk Müşavirliği, Türkiye adına yaptığı savunmada, Fazilet Partisi'nin kapatılmasının ve partinin laikliğe karşı odak haline gelmesine sebebiyet veren benim de cezalandırılmamın haklı olduğunu ileri sürmüştü. Yıl 2007 idi.
Bugün Osman Çelik'in davranışı eleştiriliyor. 2007'de AK Parti iktidarı yok muydu?
O günkü ortamda, Dışişleri Bakanlığı'nın Anayasa Mahkemesi'nin kararını uygun bulan savunmasını kimse kınamamıştı. Korkular yenildikçe, demokrasimiz gelişiyor.