Tayyip Erdoğan'ın Org. Ergin Saygun'u ziyareti, çeşitli kesimlerde eleştirildi. Kimisi buna, "Balyoz davasına özür" etiketi yapıştırırken, Saygun ailesini Erdoğan ile görüşmesinden dolayı tenkit edenler de çıktı.
Erdoğan'ın hastaneye gitmesi tamamen insani duygulardan kaynaklanıyor. Buna, farklı bir anlam yüklemek doğru değil. Zaten, Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı hakkındaki kanunun 16'ncı maddesinde yapılan düzenleme de, Ergin Saygun gibi ağır hastalık geçiren tutukluların evlerinde bakımlarını sağlamayı amaçlıyordu. Bu da insani bir yaklaşımdı.
İlk başta, sadece hükümlülerin cezalarının infazının ertelenmesinin söz konusu olduğunu düşündük. Oysa adı geçen kanunun 116'ncı maddesi, 16'ncı maddeye atıfta bulunuyor ve tutukluluk durumunda da infazın ertelenebileceğini belirtiyor. "Maruz kaldığı hastalık ya da sakatlık sebebiyle, cezaevi şartlarında hayatını yalnız idame ettiremeyen ve toplum güvenliği bakımından tehlike oluşturmadığı değerlendirilen" tutuklular da, infaz kanununun 116'ncı maddesinin 16'ncı maddeye atıfta bulunması dolayısıyla, bu haktan yararlanabilecek. Tutuklularla hükümlüler arasında tek bir fark var. Hükümlü için kararı savcı, tutuklu için ise onu yargılayan mahkemenin hâkimi veriyor. Bu konuyu CHP'nin önergesi dolayısıyla tartışmıştık. CHP'nin, sadece hükümlüler değil, tutuklular da infaz ertelemesinden yararlansın diye verdiği önerge reddedilmişti. Meğer zaten yasanın 116'ncı maddesi, bu imkânı tutuklulara da tanıyormuş.
Ergin Saygun'un infazı da, onu yargılayan mahkeme hâkiminin kararıyla ertelendi. Bu husus önemli; zira bütün hasta tutuklular için de bir fırsat doğmuş oldu. Meselâ Malatya İnönü Üniversitesi rektörü Fatih Hilmioğlu veya Mehmet Haberal böyle bir başvuruda bulunabilir.