Keşke İzmir'deki operasyona "fuhuş ve casusluk" yerine "şantaj" çetesi deselerdi. TSK, bünyesinde atamalara tesir edebilmek amacıyla bu tip faaliyetler yürütüldüğü biliniyor. Nitekim Yaşar Büyükanıt hakkında hazırlanmış dosyalar vardı. Bu dosyalarda hastalığı, hangi ilâçları aldığı, eşinin harcamaları yer alıyordu.
İlker Başbuğ Genelkurmay Başkanı olmadan önce Ağlama Duvarı önündeki fotoğrafları servis edildi. İstanbul'da da böyle bir çete ele geçti. Belgeler arasında cinsel içerikli görüntüler de mevcuttu. "Casusluk ve fuhuş" ispat edilemedi ama çetenin başı denilen kişi özel hayatı ihlâlden ve devletin gizli belgelerini bulundurmaktan dolayı 16 yıla mahkûm edildi. Sanırım İzmir'deki faaliyet de bunun benzeri. İstifasını veren Gölcük Donanma Komutanı Nusret Güner, İzmir'de Güney Deniz Saha Komutanlığı görevindeyken, bu çete tarafından yakın takibe alınmış.
Astsubay Sunay Akkaya'nın "Sunay" isimli dijital materyalinde bulunan "Nusret Güner. doc" isimli belgeye göre, 12 Ocak 2011'de, Mustafa Koç, Nusret Paşa'nın lojmanına girmiş ve kızının odasına kamera yerleştirmiş.
Dijital belgedeki kayda göre 4 Nisan 2011'de de, Koç, kızın odasına yerleştirdiği kamerayı almış. Söz konusu belgede kullanılabilecek iyi görüntülerin olduğu söyleniyor.
Ora. Güner, kızının odasına kamera yerleştirenlere değil de, bu hususa iddianamesinde yer veren savcıya kızıyor. İstiyor ki, eskiden olduğu gibi kol kırılsın, yen içinde kalsın. Her türlü pislik Gölcük Donanma Komutanlığı İstihbarata Karşı Koyma Birimi'nin parkeleri altında kaybolup gitsin.