Muhteşem Yüzyıl en sevdiğim dizilerden biri. Nitekim, çarşamba akşamları reyting rekorları kırıyor. Demek vatandaş da memnun. Ama Tayyip Erdoğan farklı düşünüyor. Beğenmemek bir yana, zararlı görüyor. Bu yüzden, Kütahya'daki konuşmasında hem diziye, hem dizinin yapımcısına, hem de o diziyi oynatan televizyon sahiplerine çattı. Topu, yargıya atarken, o çoktan hükmünü vermişti. "İlgilileri uyarmamıza rağmen, yargının da gerekli kararı vermesini bekliyoruz. Böyle bir anlayış olmaz. Bu milletin değerleriyle oynayanlara, milletçe gereken dersin, cevabın hukuk içinde verilmesi gerekir" dedi. Başbakan bir zahmet reytinglere bakarsa, milletin verdiği cevabı görür. Hukuku yönlendirmesi ise hiç doğru değil. Bu diziler, aksine, halkın tarihe merakını arttırıyor. Üstelik padişahları insani yönleriyle görerek sevmesini de sağlıyor. Herkes, Topkapı ve Dolmabahçe'de Harem dairelerini gezmek, o günleri daha yakından tanımak özleminde. Muhteşem Yüzyıl'ı seyrettiği için Kanuni Sultan Süleyman'ı küçümseyen bir kişiye henüz rastlamadım. Çok şükür halkımız, dizi ile belgeseli birbirinden ayırt edecek ferasette.
Türk milleti çoğulcu bir yapıyı yansıtıyor. Herkes farklı değerlere sahip olabilir. Aileden gelen birikim, devam ettiği okullardan öğrendikleri ve hayatta karşılaştıkları ya da çevresi, kişileri etkiliyor. Hangi çizgide olursak olalım öğrenmemiz gereken ilk şey, birbirimizin tercihine ve inançlarına saygılı davranmak.
Dindar çevreler, bir zamanlar televizyonu bir ahlâksızlık kaynağı olarak görür ve seyretmezdi. Bunun yanlış olduğunu düşünmeme rağmen, hiçbir zaman kınamadım; küçük de görmedim. Bırakalım onlar da istedikleri gibi yaşasınlar dedim. Ne kimsenin "ahlâk zabıtası" kesilmeye hakkı vardır, ne de bir başkasını, yaşantısından ve inançlarından dolayı kınamaya.
Severek seyrettiğim bir dizi de atv'deki Huzur Sokağı... İstanbul Temaşa Tiyatrosu'nun sahneye koyduğu oyuna da gittim. Zamanında bu kitabı yazan Şule Yüksel Şenler'e hayli eziyet edilmiş. O ne kadar yanlışsa, Muhteşem Yüzyıl'a cephe almak da yanlış. Huzur Sokağı'nın da bir mesajı var. Mütedeyyin bir hayat huzur verir; dindar insanlar yardımseverdir; hep iyilik yaparlar, aralarında kuvvetli bir bağ mevcuttur. Dinle, diyanetle ilgisiz yaşayanlar, her türlü kötülüğün içindedir; birbirlerinin gözünü oyarlar. 28 Şubat sürecinde olsak, belki de Huzur Sokağı hedef tahtasına oturtulurdu. Oysa cuma akşamları reyting rekorları kırıyor.
Bırakalım milleti koruyup kollamayı... Biraz halkın sağduyusuna güvenelim.