Balyoz davasından mahkûm olan emekli Orgeneral Ergin Saygun'un Kaynak Yayınları'ndan çıkan kitabı, onun dünya görüşünü anlamamıza katkı sağlıyor. Bugüne kadar Balyoz hakkında çeşitli iddialara sütunumda yer verdim. 1. Ordu'da bir darbe hazırlığı yapıldığına dair şahsen kuşkum yok. Ama kimler bu işin başındaydı, kimler emir-komuta zinciri dahilinde mecburen yer aldı, bilemiyorum.
Saygun'un "Türk Ordusuna Balyoz" kitabı, son derece akıcı bir üslûpla yazılmış. Rahat okunuyor ve madalyonun bir başka yüzünü görmemize katkı sağlıyor. Bir kısmını okurlarımla paylaşacağım ama, orduya karşı komplo iddialarını dile getiren kitabın tümünün okunmasını da hararetle tavsiye ederim. En azından, her şeyin siyah beyaz olmadığı, bazı gri noktaların da bulunduğunu anlamak için böyle bir çaba sarf etmek gerekli.
Çetin Doğan Paşa'nın Hilmi Özkök'e söyledikleri: "Mayıs 2003'ün son haftasında, dönemin Genelkurmay Başkanı, kuvvet komutanları ve Jandarma Genel Komutanlığıyla birlikte, Harp Akademilerinde bir harp oyununa iştirak etmişti. Daha sonra benimle yalnız konuşmak istediği için özel bir odaya çekildik. Bana sorduğu ilk soruyu anımsıyorum: "Birinci Ordu içinde bazı emekli orgenerallerin ve bazı sivillerin de bulunduğu bir grup tarafından ihtilâl hazırlıkları yapıldığı bilgileri geliyor. Bu doğru mu?" Sorunun çok aykırı olması nedeniyle, biraz nezaket sınırlarını aşarak kendisine çok net bir cevap verdim: "Ben daima meşru sınırlar içerisinde bulundum; bulunmaya da devam edeceğim."
Ergin Saygun, tabii ki böyle bir darbe hazırlığı olmadığı düşüncesinde ve "Madem o tarihte böyle şüpheler vardı, bugüne kadar niçin üzerine gidilmedi?" diye soruyor.
Saygun, Ergenekon davasında bazı gazetecilerin gözdağı verir gibi yazılar yazmasından şikâyetçi. Meselâ Abdurrahman Dilipak'tan bir örnek vermiş: "...Daha tutuklanması için sırasını bekleyen 100'ler değil binlerce isim var. İnce ve uzun bir yoldayız. Benden söylemesi. Bundan sonrası için herkesin daha dikkatli olması gerekir... Yeni tutuklamalar gündeme gelebilir. Yeni bilgi, belge ve tanıklar ortaya çıkabilir." Ergin Saygun, bunları belirttikten sonra, bir de not düşmüş: "Enteresan olan ne söylerlerse gerçekleşiyor."
Saygun Paşa'nın kitabı, notlardan oluşuyor. Bu notların üzerinde, o günün tarihi var. Bazılarının içeriğini başlık olarak özetlemiş. Meselâ, "Balyoz; görevi TSK'nın gücünü kırmak.", "Balyoz usulü: Her yol mubah." Ya da "Bozacının bilirkişisi şıracı", "Polisin savcı olduğu dava", "Tutuklamaya karşı çıkan hâkimin başına gelenler."
Ergin Saygun zaman zaman geriye doğru değerlendirmeler yapıyor ve düşüncelerini belirtiyor. Meselâ 1 Mart tezkeresi... Ona göre, tezkereye evet deyip, Kuzey Irak'a 2 kolordu soksaydık, PKK bölgede bu kadar rahat at oynatamayacak, bölgeden bu kadar kolay beslenemeyecekti. Ortadoğu dengeleri ve meseleleri bugünkünden çok farklı olacaktı. En basitinden İran'ın Arap yarımadasına girmesi ve bugün gördüğümüz gibi Irak'ı kontrol altına alması önlenirdi. Zaho- Dohuk-Amediye civarına kadar inmek bize yeterdi aslında. ABD yetkilileri, MGK'dan bu konuda bir karar çıkmadığı için, "TSK gerekli liderliği göstermedi" diye eleştirdi. İlginçtir, ABD, (MGK'dan "evet"i destekleyen bir karar çıkmaması sebebiyle) askeri, siyasetin içine girmediğinden dolayı tenkit ederken, aynı günlerde yayınlanan bir AB raporu, TSK'yı siyasete karıştığı için eleştiriyordu.
Kitabın en sonuna Ergin Saygun savunmasını ilâve etmiş.