Tayyip Erdoğan, Numan Kurtulmuş'la görüştü ve Has Parti'nin AK Parti'yle bütünleşmesi teklifini yaptı. Daha önce, mesele medyaya yansıyınca, bazı AK Partililer, "Has Parti farklı görüşlerinden vazgeçip bize iltihak etsin" gibi rencide edici beyanlarda bulunmuşlardı. Ama belli ki Erdoğan, bu birleşmeyi arzu ediyor. Has Parti'nin oylarından (2011'de %0.77) ziyade, Numan Kurtulmuş'a değer verdiği ortada.
Kurtulmuş'u, Fazilet Partisi'nin İstanbul İl Başkanlığı'ndan beri tanırım. Teşkilâtçıdır, çalışkandır, dürüsttür, vefalıdır. Fazilet Partisi bünyesindeki Yenilikçi/ Gelenekçi çekişmesinde Erbakan'la birlikte kalmış, daha sonra Saadet Partisi'nde bileğinin hakkıyla ve tabanın arzusuyla Genel Başkanlığa yükselmişti. Bu partide de ilkelerine sadık davrandı. Erbakan'ın, "aile ve ağabeyler" yönetimine karşı çıktı. Saadet Partisi, Numan Kurtulmuş'la devam etseydi, yavaş yavaş oylarını artırabilirdi. Ama Erbakan, bu fırsatı kaçırdı. Zaten küçük olan Saadet Partisi, bölününce hiç umut kalmadı.
Tayyip Erdoğan, Numan Kurtulmuş gibi değerli bir ismin siyasetten silinip gitmesini engelleyecek bir adım attı. Bunu yaparken, kendisinden sonra AK Parti'yi mi düşündü, tam olarak bilemiyorum. Çünkü bir de Abdullah Gül faktörü var.
Doğru Yol'un eski Genel Başkanı Süleyman Soylu'nun da, AK Parti'ye girmesi ihtimali üzerinde duruluyor. Soylu, DYP'de başarılı bir performans sergiledi. Onun yönetiminde DYP, biraz canlandı. Ama, 2009'da Hüsamettin Cindoruk, Soylu'ya rakip çıkarıldı. Soylu'dan sonra, Doğru Yol'un ne hale geldiği malum.
Hem Kurtulmuş'un, hem de Soylu'nun AK Parti'ye katılması, oy sayısından ziyade, bu partiye daha büyük bir güvenilirlik kazandıracaktır.