Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Akaydın'ın Kemer İlçe Kongresi'ndeki sözleri medyaya pek fazla yansımadı. Akaydın, partililerine hitap ederken yaptığı konuşmada, "Büyük ağabey korkusundan" söz ediyor, "CHP'li Belediye Meclisi üyeleri icraatını engellerken, AK Parti ve MHP'lilerin desteğiyle ancak bazı adımları atabildiğini" söylüyordu. En önemli sözü "vesayet" ile ilgiliydi. Vesayet lâfını duyunca, acaba askeri vesayetten mi bahsediyor diye kulak kesildim. "Başörtüsü karşıtı hocamız hidayete mi erdi? Askerin demokrasiye koyduğu sınırlardan vaz mı geçiyor?" diye düşündüm.
Meğer kastı, Deniz Baykal'ın vesayetiymiş. Diyor ki: "İki aday Divan Başkanlığı için anlaşmışlar, Zeki Durmaz'ı uygun görmüşler. Ama Deniz Baykalcı değil Durmaz. Akseki'deki konuşmada çantacıları eleştirmiş; vesayet altına girmemiş..."
Türkiye'de aydınlar, askeri vesayete karşı mücadele veriyor, Akaydın'ın derdi ise, "Baykal vesayeti".
Ya itiraf mahiyetindeki şu cümlesine ne demeli: "3 yıl boyunca Antalya Belediyesi'ne, parti referansıyla, % 40 oranında işçi yerleştirdim."
Antalya halkı, Menderes Türel'den, bu tabloyla karşılaşmak için mi vazgeçti? Kendi içinde kavgalı bir parti; militan, kadrolaşan, liyakat yerine parti rozetini ön plana alan...