BM Genel Sekreteri Kofi Annan, Kıbrıs çözüm planını açıklamış, Rum ve Türk temsilcilerini, (Tasos Papadopulos ile Rauf Denktaş'ı) bu planı görüşmek üzere Hollanda'ya Lahey'e davet etmişti. (Mart, 2003) Türk Hükümeti ve Başbakan Abdullah Gül, Denktaş'ın çözümden yana mesaj vermesini istiyordu. Denktaş, Ankara'ya geldi. Önce, TBMM'de konuşma yaptı; sonra da, Cumhurbaşkanı Sezer, Başbakan Abdullah Gül, Dışişleri Bakanı Yaşar Yakış'la görüştü. Gül'den, "Annan Planı'nı kategorik olarak reddetmeyin" uyarısını almış olmasına rağmen, Lahey'e inince, "Ben buraya Annan'a hayır cevabını vermeye geldim" dedi. Eğer, Lahey'de bu plana karşı çıkmasaydı, Kıbrıs ve AB arasında katılım anlaşmalarının imzalandığı 16 Nisan 2003'ten önce, (muhtemelen 30 Mart 2003'te) Annan Planı, referanduma sunulacaktı. Rumlar "hayır" deseydi, Türk tarafıyla anlaşmadıkları için, AB üyeliğine kabul edilmeleri mümkün olmayacaktı. Türk tarafının uzlaşmazlık mesajı vermesi, Rumların ekmeğine yağ sürdü. 16 Nisan 2004 referandumunda, "hayır" dediler. Çünkü ret oyu, AB üyeliği önünde engel teşkil etmiyordu artık. Atı alan, çoktan Üsküdar'ı geçmişti.
Başbakan Erdoğan, Ocak 2004'te, Davos'ta, Kofi Annan ile görüşerek, "Çözümsüzlüğün çözüm olmadığına inanıyoruz" dedi; barış sürecini yeniden başlattı. Amacı, Rumların Kıbrıs'ın yegâne temsilcisi sıfatıyla AB'ye üye olmasına mâni olmaktı; yeşil ışığı gören Kofi Annan, 8 Şubat 2004'te, Rum ve Türk heyetlerini New York'a davet etti.
New York'ta müzakereler yürürken, Ankara çok hareketliydi. Neler olduğunu, daha sonra, 29 Ağustos 2004'te, Radikal Genel Yayın Müdürü İsmet Berkan'ın yazdıklarından öğrenelim: "KKTC Cumhurbaşkanı Denktaş, BM Genel Sekreteri ve Rum karşıtıyla görüşmek üzere New York'a gitti. O üç dört günlük süreç, çok kritik ve önemliydi. Acaba tam da o günlerde, Ankara Gölbaşı'ndaki askeri tesislerde bazı gazetecilerle ve politikacılarla yapılan görüşmelerde konuşulanlardan, söylenenlerden Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök'ün haberi oldu mu? New York'ta otel lobisinde 'askerler birazdan bildiri yayınlayacak' diye sevinç çığlıkları atan 'cuntacı profesörün' haber kaynakları kimdi veya kimlerdi? Acaba o dönemde yönetime el koymaktan, 'tarih beni yazar' demekten söz eden komutan hangisiydi ve bu dediklerini neden yapamadı?"