Kemal Kılıçdaroğlu, "Cezaevine girmeye razıyım" diyor. Oysa bu suç (Yargıya hakaret, adil yargılamayı etkilemek) yüzünden çok sayıda gazeteci mahkemelere gitti geldi; çoğunlukla, takipsizlik veriliyor; mahkûmiyet halinde de para cezasına dönüştürülüyor. Birinde ben, Osman Kaçmaz'a "işgüzar" dedim diye mahkûm olmuştum; cezam ertelendi. Sesim çıkmadı; 10'larca yıl mahkûmiyet talebiyle yargılanan meslektaşlarımız var. Hem de "hükümet yandaşı" dedikleri arkadaşlar.
Sıradan bir gelişmeyi, "iktidarın, muhalif sesleri susturma" çabası olarak takdim etmeyi başardı CHP Genel Başkanı. Yargıtay üyeliğine gizli oyla seçilenleri, "militan yargıçlar" diye değerlendirecek, Ergenekon mahkemesinin hâkimlerine "hükûmetten emir alıyorlar" dedikten sonra mahkemeyi de "tiyatro"ya benzeteceksiniz; sonra da, davanın "hükümet talimatı ile açıldığından söz edeceksiniz. 24'üncü dönemin -iktidar ya da muhalefet- milletvekilleri hakkındaki fezleke sayısı 600'ü aşıyor. Kılıçdaroğlu'nun, üçü hakaretten, 5 fezlekesi daha var. Olağan bir uygulamayı, sıra dışı gibi takdim ederek, parti içi muhalefetin sesini kısmaya çalıştığı ortada. Aklıma şu tekerleme geldi: "Benim adım Hıdır. Elimden gelen budur."