35 sivilin hayatını kaybettiği Uludere konusunda tartışmalar sürüyor. Mehmet Baransu, Taraf gazetesinde birkaç yazı kaleme aldı. Baransu'ya göre, MİT yanlış bilgi vermiş ve TSK bu yüzden F16 uçaklarıyla sınırı geçen sivilleri bombalamıştı.
Baransu'ya göre;
MİT, 14 Ekim'de Genelkurmay İstihbarat Başkanlığı ve Jandarma Genel Komutanlığı'na rapor gönderdi. Raporda, Irak'ın Kuzey'inden silâh / mühimmat aktarımının kaçakçılar vasıtasıyla yapılacağı bilgisi iletildi.
Hemen ardından ikinci bir istihbarat notu MİT'e ulaştı. PKK içindeki MİT elemanı şu bilgiyi veriyordu: "Fehman Hüseyin'in içinde olduğu 50 kişilik bir terörist grup sınırda ve son dönemdeki kayıpların intikamını almak için baskın yapacak."
Bu bilgi notundan sonra, MİT bir çalışma yaptı ve 21 Aralık 2011'de, gecenin geç saatlerinde Jandarma Genel Komutanlığı'na bir rapor ulaştırdı. Raporda, "PKK üyesi Topal Bedran kod adlı Sait Tanıt, Şırnak Uludere Ortasu'daki üs bölgeleri, askeri birlikler, hareket tarzları, bölgedeki asker sayısı ve Ortasu'daki örgüte yakın korucular hakkında araştırmalar yapıyor. Fehman Hüseyin, Şırnak Uludere Ortasu bölgesinde yer alan Düğündağı karşısında, Türkiye sınırına 10 kilometre yakınlıkta telsizle konuşuyor. Bu keşif çalışması ve Fehman Hüseyin'in sınır bölgesine yakın mıntıkada bulunması, adı geçen alanda bir eylem arayışı içinde olabileceği yönüyle önemlidir" deniliyordu.
MİT, 23 Aralık tarihli bir raporda da, teröristlerin bir kısmının Sinat Haftanin bölgesinde 20-25 kişilik gruplar halinde barınmaya başladığı bilgisini verdi.
25 Aralık'ta MİT'ten Genelkurmay'a bir başka istihbarat geldi. "Fehman Hüseyin'in, 25 Aralık'ta Sinat Haftanin'de yer tespitinin yapıldığı..."
28 Aralık günü, yani operasyonun gerçekleştiği gün MİT'ten Genelkurmay'a bir başka rapor daha gönderildi: "Kestirme cihazlarından elde edilen yer tespit bilgilerine göre Fehman Hüseyin'in sınırdaki kalabalık grup içinde olduğu değerlendirilmiştir."

***
Başbakan Erdoğan, "MİT'ten gelen istihbarat bir hafta öncesine ait" derken, Baransu, son güne kadar bilgi akışı olduğunu ileri sürüyor. Baransu'ya göre, MİT'in PKK içindeki elemanı, muhtemelen, iki tarafa da çalışıyordu; merkeze yanlış haber aktararak bu faciaya yol açmıştı. MİT'ten, Genelkurmay ya da Jandarma'dan kaynaklanan ve Kürt sorununu çıkmaza sokmaya yönelik bir kastın mevcut olmadığı kanaatindeyim. Ama özellikle, kurum dışından gelen Hakan Fidan'a yönelik bazı itirazları hatırlayınca, Baransu'nun "Haber kaynağının", -gerçeklerin ortaya çıkmasından ziyade- kurumu ya da MİT Müsteşarını yıpratma amacı güttüğünü düşünebilirim.