Kimi medya mensubu, Oda TV iddianamesini çürütmek için seferber oldu. Top tüfek kullanılmadan, bomba patlatılmadan, bir kişi nasıl terör örgütü üyesi sayılırmış! Oysa Ergenekon'un baştan beri, propaganda amaçlı olarak sivil toplum örgütlerinden ve medyadan yararlandığı biliniyor. Meselâ,
"Ulusal Medya 2001" dokümanında, "Cumhuriyet gazetesinin ele geçirilmesi ve medya merkez üssü gibi kullanılması" planlanmıştı. Cumhuriyet gazetesinin Kanal 6'yla birleştirilmesi de hedefler arasındaydı.
Öte yandan, 29 Ekim 1999 tarihli "Ergenekon: Analiz, Yeniden Yapılanma, Yönetim ve Gelişim Projesi" isimli belgeyle, Aralık 1999 tarihli "Ergenekon Lobi" belgesinde, medyanın kullanımıyla ilgili görüşler yer alıyordu: "Lobi çalışmalarında, medya kuruluşlarıyla doğrudan temasta bulunmamaya azami özen gösterilmelidir.
Daha çok, organizasyonun şemsiyesi altında yer alacak sivil toplum örgütleri ve vakıfların faaliyetleri doğrultusunda bağlantı kurdurulması sağlanmalıdır." Lobi, 9 departmandan oluşuyordu.
İletişim ve Propaganda departmanının görevi, "amaçlara uygun olarak medya kuruluşlarını bilgilendirmek, yönlendirmek ve bu yolla kontrol altında tutmaktı." Ergenekon'un faaliyetlerinde, amaçlara uygun kamuoyunun oluşmasının önemi defalarca vurgulanıyor.
O zaman, Ergenekon ile "Sadece yazı yazan medya mensupları arasında ne ilişki var?" diye şaşırmamak gerekir. Yargılama sonucunda, gazetecilerin ya da bazı sivil toplum örgütlerinin, -kendileri fark etmeden- kullanıldıkları da ortaya çıkabilir. Bilinçli bir dayanışma da söz konusu olabilir.