Komşumuz Yunanistan iflasın eşiğinde. Batı ekonomisi kriz soluyor ve önünü göremiyor. Buna mukabil, bir bakıyoruz, Türkiye, 2011'in ilk çeyreğinde yüzde 11 büyümüşken, ikinci çeyreğinde, gene yüzde 8.8'le yüksek bir oran tutturmuş. Buna rağmen, Ekonomi Bakanı Ali Babacan, ciddi devlet adamı kimliğiyle uyarılarda bulunuyor. "Yılın ikinci yarısında böyle devam edemez ve Türkiye'nin Batı'daki gelişmelerden etkilenmeyeceği söylenemez" diye konuşuyor. Büyüme ile birlikte, işsizlik oranı da düştü. Ayrıca, TL'nin dolar karşısında değer kaybetmesi, yıllardır korkulu rüya haline gelen cari işlemler dengesinde de, olumlu bir gelişmenin ortaya çıkmasına yol açtı.
Ekonomideki başarının yanı sıra, dış politikada da, Türkiye, küresel bir aktör olma iddiasını sürdürüyor. Tayyip Erdoğan'ın Mısır, Libya ve Tunus'u kapsayan Ortadoğu gezisi, "Bu denklemde ben de varım" mesajını içeriyor. Erdoğan, Arap halklarının kahramanı haline geldi. Nasır'dan sonra, hiçbir Arap liderinin ulaşamadığı karizmayı yakaladı. İslâm dünyasının, haksızlıklar karşısında onurunu ve gururunu temsil eden bir hüviyete büründü.
Bu tabloya bakarak, ülkemizin iç siyaseti açısından şöyle bir sonuç çıkarabiliriz: CHP'yi ve Kemal Kılıçdaroğlu'nu başarısız bulanların sayısı az değil ama bence farklı bir yönden değerlendirmeliyiz. CHP'yi başarısız gösteren, AK Parti iktidarının başarısıdır. Türkiye'de CHP, AK Parti karşısında muhalefet olmanın dayanılmaz ağırlığını yaşıyor.