Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad, telkinlere kulak verip, ülkesine demokrasiyi getirir mi? Bence o, gelişmeleri farklı bir pencereden izliyor ve kendisini haklı görüyordur. Bu yüzden direnecektir. Her dikta yönetimi, davranışını meşrulaştıracak bir gerekçe bulur. İster Stalin deyip, komünizmin göbek taşında olan bir isim seçin, ister Mussolini ve Franco gibi faşist örnekleri ele alın. Hatta Hitler gibi bir insan kasabını... İsterseniz bugünlere gelip, baba-oğul Esad'lara ya da Kaddafi'ye uzanın. Hiçbiri, "şanım yürüsün" diye zevkinden adam öldürmüyor veya cezaevini mahkûmlarla doldurmuyor. Müstebit hükümdarlar arasında "yoğurdum ekşi" diyene rastladınız mı? Kiminin dayandığı bir ideoloji var; bu ideolojiye yönelik tehditleri bertaraf etmeye çalışıyor. Kimi "Hikmet-i hükümet" gerekçesine sarılıyor; devletin bekası, ülkenin istikrarı, halkın güvenliği; iç düşmanlar... Çare tükenmez, gerekçeler de.
Zaman zaman demokratik yönetimlerin de otoriterleştiğine şahit oluyoruz. Özellikle Türkiye gibi, hem zihniyetin buna yatkın olduğu, hem de siyasette dengelerin bulunmadığı ülkelerde, siyasi otoriteyi temsil eden kadronun çok dikkatli davranması lâzım. Bu bağlamda düşününce, AK Parti'nin % 50 oy alması beni hem sevindirdi, hem de endişelendirdi. Bakın! Medyada giderek iktidara yönelik eleştirilerin dozu düştü; itiraf edeyim, karşıt fikir azalınca işin keyfi de kaçtı. Acaba, basında hoşgörünün artmasının sebebi, iktidarın giderek daha başarılı görünmesi mi, yoksa otosansür mü?
Hükümete yakın çevrelerden ve sempatizanlardan "Basın da değişecek" cümlelerini duyuyorum. "Değişecek; çünkü onlar da az kötülük yapmadı bu memlekete! Astıkları astık, kestikleri kestikti. Askerle işbirliğine girerek 28 Şubat'ta iyi imtihan veremediler. Şimdi de resmen kafayı AKP'ye takmışlar..."
Gerekçeleri çoğaltmak mümkün. Her olumsuz adıma bir esbab-ı mucibe bulabilirsiniz. Ama başkalarının hataları, siyasi iktidarların yanlış tutumunu haklı göstermez. % 50 oy oranından sonra, çok sayıda kişinin hizaya girmesinin "hayırlara vesile olacağını" düşünmüyorum.