Deniz Feneri'nde tutuklamalar gerçekleşti; mallara tedbir konuldu. Bu uygulamanın doğru ya da yanlışlığı hususunda bir hüküm verecek değilim.
Dosyayı bilmiyorum ama Deniz Feneri yüzünden siyasi iktidarın başının çok ağrıdığının farkındayım. Üstelik, AK Parti kontenjanından RTÜK'e aday gösterilen Zahid Akman'ın, bir türlü istifa etmemesi de, işin tuzu biberi olmuştu. Sanık avukatları, hem tutuklamalara, hem de şirket varlıklarına konulan tedbire itiraz ederek, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'na (HSYK) şikâyet dilekçesi verdiler. Soruşturmayı yürüten Nadi Türkaslan, Mehmet Tamöz ve Abdulvahap Yaren'in kastı, kusuru ya da ihmali olup olmadığının soruşturulmasını istediler. Baktım, HSYK, hemen müfettiş görevlendirmiş.
Konuya dışarıdan bakan sıradan bir insan sıfatıyla, aklıma takılan bir soruyu seslendiriyorum: Balyoz ya da Ergenekon'da onlarca soruşturma talebi var.
Onlar da, bazı adaletsizliklerden, kasıtlı davranışlardan yakınıyor. O konuda hiçbir hareket yok. Ya, bırakınız Deniz Feneri davası, olağan yargı sürecinde devam etsin, ya da Ergenekon ve Balyoz savcıları hakkındaki bütün soruşturma talepleri de karşılansın.