Thomas Cook, bir araştırma gezisi sırasında, Atlas Okyanusu'nun bir yerinde milyonlarca kuşun havada çığlıklarla daireler çizerek uçtuğunu görür. Kulakları sağır edecek kadar yüksek sesler çıkaran kuşlardan yorulanlar, okyanusun dev dalgalarına atılarak intihar etmektedir. Bu olaya yıllar boyunca başka balıkçılar da şahit olur. Bilim adamları araştırır... Kuş bilimcileri, yaptıkları araştırmalarda, göçmen kuşların farklı yönlerden gelerek, okyanusta bu noktada birleştiklerini keşfederler. Ancak intihar etmelerinin sebebini çözemezler. Yıllarca süren araştırmalar da, bu trajik olayın yaşandığı yerde bir ada olduğunu ve kuşların göç yolu üzerinde bulunan bu adanın, deprem sonucunda okyanusa gömüldüğünü bulurlar. İnsanların yokluğunu bile fark edemediği ada, kuşlar için göç yollarının vazgeçilmez durağıdır. Kuşlar, binlerce yıllık alışkanlıkla, adanın yerini bilmekte ve yıpratıcı bir yolculuktan sonra, aradıkları kara parçasını bulamayınca, yorgunluktan bitkin bir şekilde bedenlerini çığlık çığlığa okyanusun sularına gömmektedir.
***
Peki ya siz? Sizin hiçbir adanız oldu mu? Bir gün yerinde bulamazsanız, ille de ulaşmak ve sığınmak için sonuna kadar kanat çırpıp ulaşmak isteyebileceğiniz bir ada yarattınız mı kendinize? Hayatın uzun göç yollarında size bir yudum taze soluk verecek yolunuza dinç devam etmenizi sağlayacak adanız var mı? Şöyle bir bakın çevrenize... Size gelen, sizin gittiğiniz, sizi bulan, sizin bulduğunuz kaç ada var çevrenizde?
(Veysel Eroğlu, Can Dündar'ın kaleme aldığı bu güzel yazıyı bana göndermiş. Yalnızların ya da kendilerini yalnız hissedenlerin, biraz kanat çırparlarsa sığınabilecekleri bir adayı her zaman bulabileceklerini düşünüyorum. Ama sevgiye ve dostluğa gözlerini yumanlar, ıssız kalmaya mahkûmdurlar.)