TÜSİAD, 5 ay süren anayasa çalışmalarının genel ilkelerini açıkladı. Hepimizin yıllardır üzerinde durduğumuz bazı konular, prensipler halinde sıralanıyor. Senelerdir, mevcut anayasanın 1, 2, 3 ve 4'üncü maddelerinin değiştirilip değiştirilemeyeceğini tartıştık. Ben, defalarca, 1924 ve 1961 Anayasası'nı örnek vererek, bugün değişmez denilen maddelerin eskisinin aynısı olmadığını hatırlattım. Ama nafile!!!
TÜSİAD, sadece, "Türkiye devleti bir cumhuriyettir" ilkesinin değişmezliğini kabul ediyor. "Atatürk ilkelerinin" ya da "Atatürk milliyetçiliğinin" ideolojik bir vurgu olduğu gerçeğinden yola çıkarak, yeni anayasada o ilkelere yer verilmemesi gerektiğini belirtiyor.
Gerçekten de Atatürk ilkeleri, aslında CHP'nin altı okundan ibaret: Cumhuriyetçilik, Milliyetçilik, Halkçılık, Devletçilik, Laiklik ve İnkılâpçılık. Söz konusu ilkeler, 1924 Anayasası'na, 1937'de girdi. 1961 Anayasası'na kadar, 2'nci maddede, "Türk devletinin, cumhuriyetçi, milliyetçi, halkçı, devletçi, laik ve inkılâpçı olduğu" hususu yer alıyordu. 1961'de, 2'nci madde değişti; sıraladığım ilkeler metinden çıkarıldı. Ayrıca, Başlangıç bölümünde, "Atatürk ilkeleri" tabiri mevcut değildi. Milletvekili yemininde de, bugünkü gibi "Atatürk ilke ve inkılâplarına bağlı kalacağım" denilmiyordu.
1982 Anayasası'nın Başlangıç bölümüne ise, şöyle bir cümle konuldu: "...Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu, ölümsüz önder ve eşsiz kahraman Atatürk'ün belirlediği milliyetçilik anlayışı ve O'nun inkılâp ve ilkeleri doğrultusunda..."
1982 metninde, Atatürk ilke ve inkılâpları, referans hükmü oldu.
Yukarıda söz ettiğim cümleye ilâve olarak, gene Başlangıç bölümünde denildi ki, "Hiçbir düşünce ve mülâhaza... Atatürk milliyetçiliği, ilke ve inkılâpları ve medeniyetçiliğinin karşısında koruma göremez."
TÜSİAD'ın önerileri arasında, anadilde eğitim ya da anadilin öğrenimi yolunun açılması, hâkim, savcı, polis, asker gibi devletin egemenlik yetkisini doğrudan kullanan ve tarafsızlığın öne çıktığı meslekleri icra eden kamu görevlileri haricinde, milletvekili ve öğretim üyeleri de dahil, kamu görevlilerinin başörtüsü takmalarının serbest kalması hususları da var. Bir başka önemli teklif de, anayasada, Türk milleti veya milliyetçiliğe atıf yapan ifadelerin çıkarılması, etnik çağrışımı olan vurgulara yer verilmemesi.
12 Haziran genel seçimleri sonrası, bu ilkeler çerçevesinde, uzlaşma sağlanmasını ve tabular aşılarak, gerçekten demokratik bir anayasanın yapılmasını yürekten dilerim. Seçimden gelen rüzgâr, değişimi kolaylaştırabilir. Bunun için, Meclis'e giren partilerin çok süratli davranması ve zaman kaybetmemesi gerekir.