CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, mesnetsiz bir iddiada bulundu. Şimdi içini doldurmaya çalışıyor. Meğer AK Parti- Hizbullah işbirliğinden kastı, 2 milletvekilinin Mustazaf-Der'i ziyaretiymiş. Kılıçdaroğlu, "Hizbullah'a neden terör örgütü diyemiyorsun?" diye sorduktan sonra, Tayyip Erdoğan'a "Maskeni indireceğim" tehdidini de savuruyor.
Bu manasız polemik, bilgi noksanından kaynaklanıyor. Malûm, Hizbullah diye anılan kişiler, önce Vahdet kitabevinin çevresinde örgütlenmişlerdi. (1979-80) Sonradan Diyarbakır'da İlimciler ve Menzilciler diye ikiye ayrıldılar. Menzilcilerin başını Fidan Güngör çekiyordu; onlar, teröre karşıydılar. Zaten, bu yüzden Hüseyin Velioğlu liderliğinde bir araya gelen İlimcilerin hedefi oldular. "Hizbullah" diye de anılan bu grup, bölgede hâkimiyet sağlamak için sadece PKK'lılara değil, kendilerine katılmayan dindarlara da suikast düzenledi. 17 Ocak 2000'de, Beykoz'daki eve yapılan baskın neticesi, Hüseyin Velioğlu'nun öldürülmesinden sonra, örgüt mensupları yakalandı, cezaevine konuldu ve yargı süreci başladı. Hizbullah, şiddetten vazgeçti. Dışarıda kalanlar, Mustazaf-Der çatısı altında faaliyetlerini sürdürmeye başladı. Okuma evleri açıyorlar, fakirlere yardım ediyorlar. Tabii bu arada mutlaka insanları kendi düşüncelerine çekmek için de uğraşıyorlar. Ama niyetleri değişmezse, terörle bir ilişkileri kalmadı.
Mustazaf-Der, Türkiye Cumhuriyeti yasalarına göre kurulan bir sivil toplum örgütü. Dolayısıyla milletvekillerinin bu derneği ziyareti, terör örgütüne destek anlamına gelmez. "Hizbullah'a neden terör örgütü diyemiyorsunuz?" sözlerinin sarf edilmesinin de, bir anlamı olmadığı ortada. Çünkü öyle bir terör örgütü -şu an içinyok.