Türkiye çok büyük bir tehlike atlattı. Maalesef, Türkiye'de darbe döneminin kapatılması çabalarına, bir kısım medya ve koskoca bir siyasi parti destek vermedi; aksine onlara sahip çıktı. Hâlâ da, Gölcük'te çıkan belgeleri küçümsemeye devam ediyorlar. Şimdi ne diyorlar biliyor musunuz... O belgeler de oraya cemaat tarafından yerleştirilmiş.
Bütün metinler nerede yazılıyor? Nasıl, her yere sızmayı başarıyor bu Fethullahçılar? Kâh, Genelkurmay Karargâhı'nda, Dursun Çiçek'in imzasını taklit edip İrtica ile Mücadele Eylem Planı'nı imal ediyorlar; kâh Gölcük'te, İstihbarat subayının odasının zemininin altına 40 kusur klasör dolusu belge yerleştiriyorlar; teğmen Faruk Akın'ın evinde mermi çekirdeğine bir kâğıt sarıp buzdolabının arkasına saklıyorlar. (2009) Notta, "Uğur ve Metin Paşa'ya yapılacak operasyon için Levent Bektaş'tan talimat beklenmesi" yazıyor. Öte yandan, 2003 tarihli Balyoz/ Suga Planı'nda, "Yassıada'ya gönderilecek güven duyulmayan amiraller" arasında da bu iki paşamızın (Metin Ataç ve Eşref Uğur) ismi geçiyor. Bu ne muazzam fikri takip, ne büyük koordinasyon!